Mülteciler topluluklarımıza katılıyor, komşularımız oluyorlar, çocukları bizim çocuklarımızla aynı okulda okuyor. | TED | ينضم اللاجئون الآن لمجتمعاتنا، ويصبحون جيراننا، ويرتاد أطفالهم مدارس أطفالنا. |
Çarpılmış gibi oluyorlar. Canavar, vahşi hayvanlar gibi. | Open Subtitles | ويصبحون ممسوسين الشر الصافي مثل الحيوانات البرية |
Onları görmezden geldiğiniz sürece daha fazla kalıyorlar ve daha ısrarcı oluyorlar. | Open Subtitles | أكثرهم تجاهلاً أكثرهم بقاء ويصبحون أكثر أصراراً |
Gıda tedariklerini yakıyorlar. Bunlarla zengin oluyorlar. | Open Subtitles | ويحرقون أمدادات الطعام ويصبحون أغنياء جراء ذلك |
Bu hizmetler bulunamadığında ilaçlarını alamadıklarında barınaktaki yerlerini kaybediyorlar. Ailelerin polisleri aramasına yol açan davranışlarda bulunmaya yatkın oluyorlar. | TED | وحين تكون تلك الخدمات غير متوفرة، حين لا يستطيعون تناول أدويتهم، يفقدون مكانهم داخل الملجأ، ويصبحون أكثر عرضة للإقدام على ارتكاب سلوك ينتهي باستدعاء الشرطة. |
Kişinin sinir sisteminin bir parçası oluyorlar. | Open Subtitles | ويصبحون جزء من نظام الجهاز العصبي |
(Gülüşmeler) Yılda 60.000 dolar, ve insanlar mutsuz oluyorlar, hatta fakirleştikçe mutsuzlukları daha da büyüyor. | TED | (ضحك) 60،000 دولار سنوياً، الناس ليسوا سعداء، ويصبحون أكثر تعاسة كلما كانوا أكثر فقراً. |
Ve daha güçIü oluyorlar. | Open Subtitles | ويصبحون أقوى |