Mavi kabanlı bir adam var, silahını sallıyor ve bağırıyor... bir kadına. | Open Subtitles | رجل بمعطف أزرق يلوح بمسدس ويصرخ على إمرأة |
Bütün gücüyle kendini sıkıyor, elinden geleni yapıyor ve Koba acı içinde bağırıyor! | Open Subtitles | إنه يضع كل قوته في الضغط عليها. ويصرخ كوبا متألماً. |
Dün de gece kuşu, güpegündüz, öğle vakti ötüp durmuş çarşının ortasında çığlık çığlığa. | Open Subtitles | وبالأمس أبصرتُ طائراً ليلياً، يقبع عند الظهيرة، في ساحة السوق، وهو يصيح ويصرخ |
Bizi görür görmez, korkak gibi bağırıp kaçardı. | Open Subtitles | عند اول نظرة لنا, كان سيهرب ويصرخ مثل الجبان الذى يكونه |
Ve suratımın ortasına doğru gelip deli gibi kameraya bağırıyordu. | Open Subtitles | وقف أمام وجهي مباشرةً ويصرخ فيّ حاملاً كاميراته |
Her çalışmada kenarda oturur, bağırır. | Open Subtitles | يجلس على المدرجات كلّ تدريب، ويصرخ |
Bahçemize girince, dışarı çıkar ve onlara bağırırdı. | Open Subtitles | إذا جاؤوا ساحتنا كان سيخرج هناك ويصرخ عليهم |
Adam beni tekmelemeye, bana bağırmaya başladı. | Open Subtitles | وذلك الرجل . . كان يرفس ويركل ويصرخ في وجهي |
Bize dönecek, gemiye doğru herkese doğru ve haykıracaktı; | Open Subtitles | أن يلتفت ناحيتنا .. ناحية الباخرة وفى اتجاه الجميع .. ويصرخ |
Kanepede oturup salam yiyerek haberlere "Hiçbir şeyin önemi yok." diye bağırıyor. | Open Subtitles | لا يقوم إلا بالجلوس على الأريكة وأكل المقرمشات الباردة ويصرخ على الأخبار بأنه لا شيء يهم |
Öylesine ortalıkta dolanıp tuhaf boktan şeyler bağırıyor. Sebebini bilmiyorum inan! | Open Subtitles | أنه يتمشى بالجوار ويصرخ بكلام غريب، لا أعرف لماذا... |
Uçan bir fare gibi giyinmek bunu saklamıyor, ben buradayım diye bağırıyor. | Open Subtitles | "ترتدي ملابساً كالفأر الطائر لا تخفيه، ويصرخ به" |
Dönüp DJ'e bağırıyor | Open Subtitles | ويصرخ على الـ دي جي |
Devamlı hırıltılar çıkarıyor ve bir yabani hayvan gibi bağırıyor. | Open Subtitles | وهو دائما يصيح ويصرخ كالهمجي |
Kim leş gibi kokup kız gibi çığlık atar? | Open Subtitles | مهلاً، ما الذي تنبعث منه رائحة التذمر ويصرخ كالفتيات؟ |
Tek yaptığım, çığlık atıp zırlayan bir adamı pantolonu inik bir hâlde kütüphaneden dışarı sürüklemekti. | Open Subtitles | لقد سحبت رجل يبكي ويصرخ إلى خارج المكتبة وهو خالع سرواله |
Onu geceleri arardı ve bağırıp çağırır bir sürü şey söylerdi. | Open Subtitles | كان يتّصل به في وقتٍ مُتأخّر من الليل ويصرخ عليه بكلّ أنواع الأمور. |
İnsanlar birbirine bağırıp çağırıyor. | Open Subtitles | والناس يصيحون ويصرخ أحدهم في وجه الآخر |
Kaptan sinirliydi. Etrafta dolanıp gördüğü herkese bağırıyordu. | Open Subtitles | كان القائد غاضباً، ويصيح ويصرخ بالجميع ويسأل عمّن رآه |
Ağzında bir silahla bağırabildiği kadar bağırıyordu. | Open Subtitles | ...ويصرخ بقدر ما يستطيع ...و المسدس في فمه |
Avcıya bağırır: "Köpeği vur!" | Open Subtitles | :ويصرخ للصياد قائلاً "اقتلوا الكلب" |
Eve geldiğinde şöyle bağırırdı: | Open Subtitles | :وعندما يدخلُ إلى البيتِ ويصرخ قائلاً |
Evet, yapabilirim... binayı yakabilirim... ama bu şeyler uyanıp bağırmaya başlayınca... hamam böceği gibi etrafa saçılırlar. | Open Subtitles | لا .. نعم يمكنني أشعال المكان لكن حالما يستيقظ واحد من تلك الأشيئا ويصرخ |
Bize dönecek, gemiye doğru herkese doğru ve haykıracaktı; | Open Subtitles | أن يلتفت ناحيتنا.. ناحية الباخرة وفى اتجاه الجميع.. ويصرخ |
Birisi de onu yakaladı... ve sonra birisinin soluduğunu ve öksürdüğünü duydum. | Open Subtitles | ... شخص ما أمسك به ثم سمعت شخصاً ما يتألم ويصرخ |