"ويغرق" - Translation from Arabic to Turkish

• ve

Ama anlamaz, dalgaların altına kayar ve dibe batar.
لكنه لا يفهم، ينزلق تحت الأمواج ويغرق إلى القاع.

Sendika ordusu , sahte para müttefik para, ve Güney sel faturaları ile, yok bir sel ne az kaldı kendi ekonominin.
, جيش الأتحاد يزور المال , مال كونفدرالي , ويغرق الجنوب بالسندات المالية

Eğer kanunlara tutunmazsak duruşunu kaybeder ve boğulur.
إن لم يتمسك الشخص بالقانون، سيخسر طوق النجاة ويغرق

Onu kurtarmak için başka biri daha geliyor ve o da boğuluyor.
وآخر يأتي لإنقاذه، ويغرق أيضاً

Sokaklarda, uyusturucu saticilarini ve zulalarini patlatan bir adamdan bahsedildigini duymus.
وقال أنّه سمع شائعات حول رجل في الشوارع يُفسد تجارة المخدرات ويغرق مخابئهم...

Sokaklarda, uyuşturucu satıcılarını ve zulalarını patlatan bir adamdan bahsedildiğini duymuş.
وقال أنّه سمع شائعات حول رجل في الشوارع يُفسد تجارة المخدرات ويغرق مخابئهم...

Jackson'a sahanın ortasında birilerini öldürmesi ve kanlarıyla sevdiğin insanları ıslatması konusunda emir vereceğim.
سوف اجعل "جاكسون" يقتلع رأس شخص في منتصف الملعب ويغرق جميع من تحب وتهتم به بالدماء

Sisteme sızacak; kanalları, barajları açıp kasabaları sele boğacak önemli petrol ve gaz merkezlerindeki boru hattı basınçlarıyla oynayıp kalabalık bölgelerde korkunç patlamalara neden olacak.
سيخترق الشبكات, يهدم السدود والقنوات ,ويغرق المدن يتلاعب بالضغط في أنابيب الغاز والبترول مما يسبب إنفجارات في المناطق الآهلة بالسكان.

Bu hızlı soluma ve şaşkınlık eğer şoka girerse bayılıp yere düşebilir.
ذلك التنفس المُتسارع والحيرة... لو دخل جسده في صدمه، فيُمكن أن يُغشى عليه ويغرق.

İşkenceden ve kadınları boğmaktan hoşlanıyor.
انه يحب ان يعذب ويغرق النساء

Baraj, suyun gücüyle yıkılıyor ve tüm yollar suyla kaplanıyor ve...
--حيث يتصدع السد ويفيض، ويغرق الطرق، و

Buraya yakın bir balıkçı teknesinde ve şu an batıyorlar.
على قارب صيد بقربنا ويغرق.

Suçluluk duygusu Isaak'i yiyip bitiriyor ve onu kedere boğuyor.
تأنيب الضمير يُذوي (آيزك)... ويغرق في الحزن