Kadınlar, ekonomik, sosyal ve cinsel yönden erkekler kadar güçlü kabul ediliyordu. | TED | و أعتبرت النساء فى نفس قوة الرجال الإقتصادية و الإجتماعية و الجنسية |
16 yaşında bir kız kendinden yaşça çok çok büyük biri ile ilişkiye giriyor ve kendini ruhsal ve cinsel yönden aydınlanmış buluyor. | Open Subtitles | و تجد مشاعرها الروحية و الجنسية تتقد |
Kadınlar reşit olduklarında, Ko onların fiziksel ve cinsel güçlerini kontrol eder. | Open Subtitles | بمجرد أن تنضج المرأة , يتحكم الـ (كو) بكل القوى الجسدية و الجنسية |
Nörobiyoloji doktorası yapıyor. Moğolistan gerbillerinin sinirsel ve cinsel davranışları üzerine çalışıyor. | Open Subtitles | هذه إحدي طالبات الدكتوراة هنا , في (علم الأعصاب) إنها تدرس السلوكيات العدوانية و الجنسية لدى القوارض المنغولية |