"و الخبر" - Translation from Arabic to Turkish

    • haber
        
    Ben Dr. Kenan. Güzel haber, durumunuz iyi. Open Subtitles أنا الطبيب كينان , و الخبر الجيد أن حالتك جيدة
    İyi haber biyoloji dersi iptal oldu. Open Subtitles و الخبر الجيد هو أن صف الأحياء تم إلغاءه
    İyi haber ne kadar yüksek teknoloji olursa, alıcının nasıl çalıştığını bilme şansı o kadar azdır. Open Subtitles و الخبر السار هو آخر تكنولوجيا حديثة تقلل من احتمال معرفة المشتري لكيفية عملها
    Diğer bir güzel haber ise bir şekilde geliştik. Open Subtitles و الخبر الجيد جداً هو: لقد حصلت على تطوير بسيط
    Kötü haber ise gördüğün üzere seni aday olarak alıyor. Open Subtitles و الخبر السيئ هو أن كيد وافق على أن يرعاك كخادم
    Ve iyi haber şu ki, düşünmeye başlıyorum Open Subtitles و الخبر السارّ هو أنّني بدأتُ في الإعتقاد
    Ama iyi haber için buradayız ve iyi haber; bence insanın bu gerçek çabasının, değerlerdeki bu yoğun değişiminin neden ortaya çıktığını anlayabiliriz. TED لكننا هنا لأجل الأنباء الجيدة, و الخبر السار هو أن أعتقد أننا نستطيع استكشاف لماذا هذا الجهد البشري الجاد للغاية, هذا النشوء القوي للغاية من الأهمية.
    Kötü haber şu, Sekreter Hanım son tarihinde ısrarcı. Open Subtitles و الخبر السيء هو أن السيدة الوزيرة مصرة على موعدها النهائي...
    Kötü haber ise dünyanın sonu geldi. Open Subtitles نعم و الخبر السيء هو أن العالم إنتهى
    İyi haber ise, Greendale'de sıkı çalışırsanız kim veya ne olursanız olun, karşılığını görürsünüz. Open Subtitles نحن نعمل بجد و الخبر الجيد هو أنك عندما تعمل بجد في "جريندييل" لا يهم من أنت أو ما تكون ستنجح بالنهاية
    Burada kuyu suyuyla banyo yaparken görünüyor, başından aşağı büyük kovayla su dökerken, güzel haber ise, sizler ve ben burada oturup konuşurken, Kofi ailesine tekrar kavuştu, daha da iyisi, ailesine yaşamını sürdürebilmeleri ve çocuklarını güvende tutmak için araçlar verildi. TED شُوهد هنا وهو يستحم عند البئر، يسكب مقدارا كبير من الماء على رأسه، و الخبر الرائع هو، بينما نتحدث سوياً اليوم، تم لم شمل كوفي بعائلته، و الأفضل من هذا، تم تزويد عائلته بأدوات لتكسب عيشها منها و لتُبقي الأطفال آمنين.
    (kahkahalar) Ve iyi haber, hazırladığım bir konuşma yok ama bir kutu slide'ım var. TED (ضحك) و الخبر السار هو انني لا املك خطابا معدا، ولكن لدي صندوق شرائح.
    İyi haber şu ki Christine gerçekten bu adamdan hoşlanıyor. Open Subtitles و الخبر الجيد هو أن (كرستين) تحبه تحبه جداً
    Kötü haber? Open Subtitles و الخبر السيّئ ؟
    İyi haber şu ki; o sensin. Open Subtitles و الخبر الجيد انها أنت
    Peki, ya kötü haber? Open Subtitles و الخبر المحزن؟
    Bir de... Tanrım! İyi haber, Myron'ı bulduk. Open Subtitles و ... الخبر الجيد أننا وجدنا مايرون
    Kötü haber, şu anda Brunei'da. Open Subtitles و الخبر السيء أنه في بروناي
    - Kötü haber de şu... Open Subtitles - ... و الخبر السيء هو -
    Kötü haber... Open Subtitles و الخبر السيء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more