Yaşamı yabancı ve yalnız görünse de her dakikasını heyecanla yaşıyor. | Open Subtitles | ايضا ان حياته تبدو كالمخلوقات الفضائية و الوحدة لقد حصل على وقته من الحماس |
Annem taksicilik yaparken evde tek başıma geçirdiğim o soğuk ve yalnız akşamlarda bana tek bir şey arkadaşlık ediyordu. | Open Subtitles | العديد من الليلي الباردة و الوحدة في تلك الشقة لوحدي بينما أمي كانت تعمل على التاكسي |
Ama üşürsem ve yalnız kalırsam, tüm bu hatıraları üzerime örtebilirim, ve hoşnut olacağım. | Open Subtitles | لكنني اعرف ان كنت اشعر بالبرد و الوحدة استطيع ان ألف نفسي بكل تلك الذكريات و سأكون راضية |
Kadının arkasındaki manayı anlayabileceği bu barış ve yalnızlık mekânına çekildi. | Open Subtitles | لقد انعزل في هذا المكان الموحي بالسلام و الوحدة ما يعني أنه قد يقدّس معناها |
Soyutlanma ve yalnızlık birbirinizden şüphelenme ve nefret etme. | Open Subtitles | تسبب العزلة و الوحدة الكراهية و الشك |
Onu sevgiyle yetiştireceğim ve yalnızlık çekmesine sebep olacak acılardan koruyacağım. | Open Subtitles | و سأربيها بالحب" و سأحميها من الجروح و الوحدة" |
Çünkü sanırım kendini çaresiz ve yalnız hissediyorsun. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنكِ تشعرين بالعجز و الوحدة! |
Tekrar öldürürsen, üzüntü keder ve yalnızlık içerisinde yaşamaktan korkuyorsun. | Open Subtitles | "أنت تخشى أن تعيش و أنت تعاني من الحزن و الوحدة" |
Nesiller boyunca, soğukluk, ölüm ve yalnızlık dışında bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك سوى ... البرودةوالموت ! و الوحدة |
Nesiller boyunca, soğukluk, ölüm ve... yalnızlık dışında birşey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك سوى ... البرودةوالموت ! و الوحدة |