Bu multipl skeleroz anlamına gelir. Bunu anlatmak için neden üçünüz birlikte geldiniz? | Open Subtitles | مما يعني تصلب متعدد و سبب مجيئكم أنتم الثلاثة لإخباري؟ |
Taylor ölmeden bir kaç saat önce beraber olduğunuzu neden söylemedin? | Open Subtitles | و سبب فشلك في ذكر أنك كنت معها قبل عدة ساعات من موتها؟ |
neden hapiste tutuluyor ve neden yakın zamanda evine dönemeyecek? | Open Subtitles | سبب أحتجازة في السجن و سبب عودته للوطن في أي وقت قريباً |
Evet, ve bunu bilmenizin tek sebebi size söylemiş olmam. | Open Subtitles | أجل, و سبب أنكَ عرفت ذلك لأنني أخبرتك بهِ تواً |
Evet, ve bunu bilmenizin tek sebebi size söylemiş olmam. | Open Subtitles | أجل, و سبب أنكَ عرفت ذلك لأنني أخبرتك بهِ تواً |
Başarımın sebebi ise çok basit: düzeni tersyüz ederek çalıştım ve hukuku amaçlandığı şekilde kullandım. | TED | و سبب نجاحي بسيط جداً: أعمل على النظام من الداخل إلى الخارج و أستخدم القوانين بالطريقة التي وضعت من أجلها. |
Kapakçıktaki pıhtı koparak ana koroner arteri tıkadı bu da enfarktüse neden oldu. | Open Subtitles | بدأ النمو بالشريان التاجي الأساسي و سبب احتشاءً |
Ben sadece neden bunlar burada ve diğerleri ortadan kayboldu anlayamıyorum. | Open Subtitles | لكنني لا أستطيع أن أعرف سبب وجودهم هنا و سبب إختفاء الباقي |
- Bu birçok şeyi açıklar. Yani babamın annem öldürüldükten sonra neden o kadar kızdığını, neden beni uzaklaştırdığını. | Open Subtitles | أعني , سبب استشاطة والدي غضباً بعد مقتل والدتي , و سبب إبعاده لي |
Bip sesinden sonra mesajınızı bırakın adınızı, adresinizi, aradığınız zamanı, tarihi, neden aradığınızı, kimi ve ne zaman... | Open Subtitles | من فضلك اترك الرسالة بعد صوت الصافرة. واخبرنا باسمك, عنوانك, و وقت اتصالك, و موعد اتصالك, و سبب اتصالك, |
Sırt çantası konusunda ne yaptığını biliyorum. Dün akşam neden geldiğini de. Anlıyorum. | Open Subtitles | أنصت، أعلم بما فعلته بالحقيبة و سبب مجيئكَ ليّ بالأمس، أتفهم الأمر. |
Demin gördüğün şey, ileride de başına gelecek ve fakir insanların neden okuması gerektiğini anlamışsındır. | Open Subtitles | ما رأيته للتو هو عالم ستندمج معه قريباً، و سبب حتى يدرس الأشخاص الفقراء. |
Ama cidden, olan şey ve tüketicilerin geri çekilmediğini özellikle belirtmemin sebebi şu ki, duraklamaya neden olan tüketiciler, bizi tekrar düzlüğe çıkarmasını sağlayacak büyük bir fırsatla karşı karşıya. | TED | لكن لنتحدث جديا، ما نراه يحدث، و سبب تشديدي على نقطة عدم تراجع المستهلك، هو أن هذه فرصة جوهرية، للمستهلك، الذي دفعنا إلي هذه الأزمة، كي يقودنا خارجها. |
Niçin tekrar uçmak istemediğimi ya da evden uzakta Tanrı bilir neler yaptığımı ve neden lanet bir ergen gibi davrandığımı anlamıyordu. | Open Subtitles | إنه لم يفهم سبب عدم تلهفي للطيران مرة أخرى و سبب إبتعادي عن المنزل و قيامي بما لا يعلمه إلا الله مع من لا يعلمه إلا الله و كأنني مراهق حقير |
Çok fazla vaktimi ve enerjimi alıyor ve yaşadığım her ilişkide çok fazla probleme neden oldu. | Open Subtitles | لقد سلب منـي الكثيـر من ... الـوقـت و الطاقـة ... و سبب الكثيـر من المشاكـل فـي كـل عـلاقـة سبق و أن حظيـت بهـا |
Yapışkan banta bakarsak yüzbaşının ölüm sebebi su işkencesi olabilir mi? | Open Subtitles | بمعلومية الشريط اللاصق و سبب الوفاة، أيمكن أن الملازم يكون تم إغراقه؟ |
Kalbinde bu kadar nefret olmasının sebebi de oğlunun olması gereken yerdeki boşluğu doldurmaya çalışman. | Open Subtitles | و أنت أهدرتها و سبب وجود كره شديد في قلبك هو أنك تحاول مليء الفراغ |
33, 34 derece civarındaki bu açının sebebi şudur. | Open Subtitles | و هذه الزاوية حوالي 33 أو 34 درجة و سبب ذلك |
Bu sıvıların sıcak olmasının sebebi ise ayağımın altındaki derinliklerde o dönemde erimiş magma olmasıdır. | Open Subtitles | و سبب أن تلك السوائل ساخنة لأن في أعماق الأرض التي أقف عليها كانت هناك رواسب منصهرة |
Ve önemli olmasının sebebi de orada bir sürü %47'ler var. | TED | و سبب اهميته لأن هناك كثيرين بهذا المستوى . |