"و نصف و" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir buçuk
        
    Lily'nin bir buçuk haftaya kadar iki buçuk kilo alması lazım ve benim görevim de bunu başarmasını sağlamak. Open Subtitles يجب على ليلي أن تزيد خمسة باوندات في أسبوع و نصف و من واجبي أن أساعدها على القيام بذلك
    bir buçuk yılımı onunla beraber geçirdim ve sen tuhaf ama sevimli ümitsiz genç, romantik ve kendini bulmaya çalışan biriydin. Open Subtitles كنت معه لمدة عام و نصف و أنت غريب و لكن لطيف
    bir buçuk ay boyunca yazıştık sonra kaç yaşında çıktı biliyor musunuz? Open Subtitles تراسلنا لمدة شهر و نصف و خمنوا كمّ كان عمره؟
    bir buçuk yıl önce David Palmer bana böyle demişti. Ve ona inanıyorum. Open Subtitles و هذا ما أخبرنى به الرئيس بالمر قبل عام و نصف و أنا أصدقه
    Annemin bir yerde bir buçuk sene gömülüp daha sonra ordan taşınması olası. Open Subtitles من المحتمل أن امي دفنت في مكان ما أخر لمدة عام و نصف, و من ثم نقلت
    Sanırım bir sırdaşa ihtiyacım var, çünkü bir buçuk pasta yedim, ve duramıyorum. Open Subtitles لأنني أحتاج إلى كتوم و أنا أكلت حاولي ما يقرب كعكة و نصف و أنا لا أستطيع التوقف و أنت لا تثرثر
    Ben sadece bir buçuk çıkartabiliyorum. Open Subtitles من زجاجةٍ واحدة، حصلتُ على واحدة و نصف و حسب
    Her bir buçuk haftada bir saçımı değiştiririm oğlum. Alış buna. Open Subtitles إني اُغير تسريحتي كل اُسبوع و نصف و يجب أن تعتاد على هذا
    bir buçuk yıl oldu, ve o hala babasından rahatsız görünüyor. Open Subtitles مرت سنة و نصف و مازال يبدو أنه غير مرتاح بجوار والده
    Seni bir buçuk haftadır kasabada görmedim... ve sanki bütün gün içeride kalıp uyuyor gibisin. Open Subtitles لم أرك في المدينة منذ أسبوع و نصف و يبدو كأنك تلزم المنزل و تنـام طوال اليوم
    O iki Ve bir buçuk, ve o bazı şeyler geçiyor sadece olduğunu. Open Subtitles . و نصف و هو يخوض ببعض الأمور
    Ve ben babamın hastanedeki yatağının başucunda oturuyorum, az önce doktorunun odaya girip 'Bugün muhakkak içmesini sağlayın' dediği bir buçuk litre suyu içmesi izin vermeli miyim karar vermeye çalışıyorum - babam bir haftadır bir şey yiyemiyor ve içemiyor - ya da ona bu şişeyi vererek, aslında ölümüne neden olabilirim. TED و أنا أجلس بجوار أبي في المستشفى، أحاول أن أقرر ما إذا كان على أن أتركه يشرب زجاجة المياه البالغة لتر و نصف و التي دخل طبيبه للتو و قال، "يجب أن تجعليه يشرب اليوم،" -- لم يتناول أبي أي شيء عن طريق الفم لمدة أسبوع -- أم أني بإعطائه هذه الزجاجة، قد أقتله فعلا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more