"يأملون" - Translation from Arabic to Turkish

    • umuyorlar
        
    • umuyorlardı
        
    • ümit
        
    • umuduyla
        
    • bekliyorlar
        
    • umut ediyorlar
        
    • umuyor
        
    • umutlarını
        
    • umutları
        
    • umdukları
        
    • umuyorlarmış
        
    • bekledikleri
        
    • umarak
        
    • umdular
        
    Bu reaksiyonun olmasını umuyorlar çünkü bunun, tekrar sağlıklı olmaya giden o dönemeçli yolun bir parçası olduğunu biliyorlar. TED يأملون أن يحدث رد الفعل هذا لأنهم يعلمون إنه جزء من الإلتواء وتحول المسار عودة إلى الصحة.
    - Elimizdeki her şeyi onlara fırlatalım. - Bunu yapacağımızı umuyorlar. Open Subtitles ونهجم بكل شىء نملكه - إنهم يأملون أن تفعل ذلك -
    Uzayı fetheden ilk araç olarak, bütün insanların aklını başından almayı umuyorlardı. TED بها، كانوا يأملون سلب عقول البشر في كل مكان بأن يكونوا أول من فتح الفضاء
    Beyaz ırkın üstünlüğünü savunan her bir kişinin ümit ve dua ettiği şey. Open Subtitles كل التابعين البيض يأملون ويدعون لحصول ذلك
    Ve her zaman umuduyla Birisi, bu keşfedeceksiniz bu tanımak için okuyun Yazarın gerçek kişiliği. Open Subtitles ودائما يأملون بأن أحدا ما سيكتشفها لو قرأتيها ستعرفى الشخصيه الحقيقيه لمؤلفها
    Şu anda şirket gemileri bizi izliyor olabilirler büyük ihtimalle panikleyip, onları direkt görüşmeye götürmemizi bekliyorlar. Open Subtitles يمكن أن يكون بالخارج سفن الشركات في المنطقة المجاورة تقوم بمراقبتنا الان وربما يأملون
    Hala mücadele ediyorlar. Hala 1500 gümüş dolarlık büyük ödülü almayı umut ediyorlar. Open Subtitles مازالوا يناضلون، مازالوا يأملون للفوز بالجائزة الكبرى "1500دولار"،
    Chandling'in arabasını bulduklarında bir ipucu yakalamayı umuyorlar. Open Subtitles انهم يأملون ان يحققوا تقدم عندما يجدون سيارة شاندلنج
    Bazılarımız eğer Ataların şehrinden geliyorsanız umuyorlar ki... Open Subtitles بعضنا كانوا يأملون ، أيضا ، إذا كنت قد جئت من مدينة الأجداد
    Benim hatırım için, senin olmadığını umuyorlar belki. Open Subtitles الآن، ربما في عقلهم الباطن أنهم يأملون أنه لست أنت لإرضائي
    Çoğunlukla esnaflar, ödeme yapılmasını umuyorlar. Open Subtitles تجار ، على الأغلب ، يأملون بأن يدفع لهم شيء.
    Aşırı dozda uyuşturucu almış bir iki rock yıldızının fotoğrafını çekmeyi umuyorlar. Open Subtitles يأملون بالحصول على صورة لنجم روك ميت بجرعة زائدة
    umuyorlardı ki, bu bölge ofislerinin her birinde, bir memur bu mektubu alacak, açacak, okuyacak ve onu bir üst seviyeye gönderecek, yani ilçe müdürlüğüne. TED كانوا يأملون أنه وفي كل من مكاتب المقاطعات هذه ، سيقوم مسؤول بتلقي الرسالة وفتحها وقراءتها ومن ثم إحالتها إلى المستوى التالي، أي مكاتب المديريات.
    Her işlemin onları büyük gizemin kalbine daha da yaklaştırmasını umuyorlardı. Open Subtitles كل عملية يأملون تقديمهم أوثق وأقرب إلى قلب سر عظيم.
    Bu kurbanlarla ne elde etmeyi ümit ediyorlar? Open Subtitles ما الذي يأملون في تحقيقه من كل هذه التضحيات ؟
    Luciano ve ailesi daha iyi bir hayat umuduyla geldi ama buldukları, bekledikleri gibi değildi. Open Subtitles ( لوتشيانو ) وعائلتة وصلوا وهم يأملون بـ حياة أفضل ولكنهم لم يجدوا شيئًا مِما كانوا يتوقعونه
    Destek için değil. Orada kendini bitirmeni bekliyorlar. Open Subtitles وليس لدعمك انهم يأملون فى ان تهزم
    Yarın tırmanmayı umut ediyorlar. Open Subtitles يأملون بإكمال تسلّقه باليوم التالي
    Burada kimler kişiliklerini değiştirebilmeyi umuyor? Open Subtitles من منكم هنا يأملون أن يُثبتوا فعليّا معدنهم؟
    Palyatif bakım doktoru olarak bütün hastalarıma umutlarını ve korkularını sorarım. TED كمقدم للرعاية التلطيفية أسأل جميع مرضاي ماذا يأملون وماذا يخشون منه.
    Ayrıcalıklarımızı, belki evi bile geri alacağımız konusunda umutları var. Kendisi nasılmış? Open Subtitles يقول إنهم يأملون في إعادة امتيازاتك إليك ، ربما المنزل
    Kendilerini kurtarmayı umdukları kişi kendini kurtarabilecek miydi? Open Subtitles فهل الرجل الذى كانوا يأملون منه أن ينقذهم سيتمكن من إنقاذ نفسه؟
    Bu şarkıyı bestelediklerinde, insanların bu şekilde dans edeceklerini umuyorlarmış. Open Subtitles عندما ألفوا الأغنية كانوا يأملون أن يرقص الناس هكذا
    Başlangıçta piyasa, üniversite giriş sınavında notunu arttırmak isteyenler, bekledikleri kadar hazır değillerdi. Open Subtitles في البداية , السوق لتحسين الأداء الاكادمي لم يكن قويا كما كانوا يأملون
    Savaş sona erdiğinde askerler gördüklerinin ve yaptıklarının izinin sonsuza dek gözlerinin önünde olmayacağını umarak eve dönerler. Open Subtitles في نهايه كل حرب, يعود المحاربين الى الوطن, يأملون ان ماحدث وما رؤوه لايبقى معهم للأبد.
    Toplumları bir arada tutan öykülerin gücünü anlamışlardı ve buna karşılık hikayeleri yok ederek bir insanı yok etmeyi umdular. TED وقد فهموا قوة القصص في تماسك المجتمعات، وفهموا أنه بالتخلص من القصص يأملون بالقضاء على الناس.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more