"يؤدّي" - Translation from Arabic to Turkish

• çıkıyor
• açılıyor
• yol açar
• yol açabilir

Bir eve çıkıyor olmalı.
هناك أصبح لكي يكون واحد الذي يؤدّي إلى البيت.

Merdivenlerden yukarıya doğru. Hatta tuhafıma gitmişti çünkü orası çatıya çıkıyor, değil mi?
تصد الدرج إلى أعلى، وهو ما ظننته غريباً لأنّه يؤدّي إلى السطح، أليس كذلك؟

Bu tünel Kanateşi'ne çıkıyor olsa gerek.
حتمًا ذلك النفق يؤدّي إلى نيران القرابين.

Sanırım bodrumun öteki kısmına açılıyor.
أعتقد أنه يؤدّي إلى الجانب الآخر للمجأ.

Aradığımız büyük fırtınalar yabancı dünyalarda akıllara durgunluk verecek şiddete yol açar.
البحث عن العواصف العملاقة يؤدّي للعوالم الغريبة التي يتعدّى اضطرابها التخيّل

Bir ilişkideki güç dengesizliği kurban olmaya yol açabilir.
إختلال توازن القوى في علاقة ما ؛ قدّ يؤدّي للعاقبة.

Bu merdiven, nereye çıkıyor bu?
هذا السلم الى اين يؤدّي

Bu yol nereye çıkıyor? Gemi boyunca gidiyor.
يؤدّي الى أعلى قمة السفينة

Bu kapı nereye çıkıyor?
أين يؤدّي هذا الباب؟

- Bu kapı nereye çıkıyor? - Ormana.
-إلى أين يؤدّي هذا الباب؟

O kapı helikopter pistine açılıyor.
ذلك الباب يؤدّي إلى مهبط الطائرات

Garajdaki tünel malikaneme açılıyor.
نفق في المرآب يؤدّي إلى قصري.

Bir kuşatma çıkışı. Burası geçide açılıyor olmalı.
مخرج حصار، حتمًا يؤدّي للممر.

Bunlardan herhangi biri ile karşılaşmak unutulmaya yol açar.
لقاء أحدها يؤدّي إلى الذهول

Diş çürükleri, kalp hastalıklarına yol açar.
تدهور السّن يؤدّي إلى مرض القلب، يا (هانا)

Çok küçük biri için, Islak deri ölümcül bir soğuğa yol açabilir.
بالنسبة لمخلوق صغير، فإن الفرْو المبتلّ قد يؤدّي لبرودة قاتلة

Fakat nonhomolog uç birleştirme denilen bu tür bir onarım süreci hatalara yatkındır ve fazla ya da eksik bazlara yol açabilir.
لكن هذا النوع من عمليّات الإصلاح، والذي يُدعى بربط النهايات غير المتجانس، يُعتبَر عرضةً للأخطاء وقد يؤدّي إلى فقدان أو زيادة في القواعد.

Zehirli değildir, ama oksijeni hapseder ki bu durumda kolaylıkla boğulmaya yol açabilir.
ليس سامّاً، ولكنّه يستبدل غاز الأكسجين، ممّا قد يؤدّي - بكل سهولة - للاختناق.