Bu ADAM'ın Multinational'in Generalle ilgisinin arkasında olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | و هذا يؤكد أن هذا الرجل وراء إتفاقية الدوليين مع الجنيرال |
Kafatası içindeki kırmızı renklenme ölüm sebebinin kafaya alınan darbe olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | التصبغ النزفي على داخل الجمجمة يؤكد أن سبب الوفاة هو إصابة بقوة غير محددة على الرأس |
Adli Tıp olay yerinde 3 litreden fazla kan olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | الطب الشرعي يؤكد أن كمية الدماء الموجوده في موقع الجريمه هي أكثر من 3 لترات |
Ve McGee'nin bilgisayar takibi Bodnar'ın Berlin'de olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | وتعقب ماكجى للحاسوب يؤكد أن بودنار فى برلين |
Ön inceleme bu cesetlerin daha önce bulunanlarla aynı olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | الإختبار التمهيدى يؤكد أن تطابق تلك الأجساد اللتى وجدناها سابقاَ |
CIA kayıtları Potter'ın ekibinin bombalama olayından sorumlu olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | تقرير المخابرات المركزية يؤكد أن فريق(بوتر) كان مسؤولاً عن التفجير |
Boya dükkanındaki malzemelerin laboratuvar testleri toksinlerin toz halde olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | نتائج المعمل في متجر الطلاء يؤكد أن السم في صورة بودرة |
Bu, olaydan sonra yayınlanan videonun gerçek olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | "مما يؤكد أن الفيديو المنتشر بعد الواقعة كان حقيقي" |
Gredenko'nun kesinlikle Los Angeles'ta olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | هذا يؤكد أن (جريدنكو) فى "لوس أنجلوس" بلا شك ... |
Memur Billy Krieg, Nora Webb'in kaybolmasındaki şüphelinin Justin Dobbs olduğunu doğruladı. - Başka? | Open Subtitles | (الضابط (بيلي كريغ) يؤكد أن (جاستن دوبز (كان شخصاً مهتماً بإختفاء (نورا ويب |
Joe Willis'in öldürülmüş olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | . يؤكد أن "جو ويليس" تم قتله |
Bu veriler görev aracının bile olay anında alanda park halinde olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | حتى أنه يؤكد أن رحال المهمة كان مايزال مصفوفاً في مسكنه في وقت الحادثة |