çaresiz olduğum ve tam aradığım adamlar olduğunuz için, ayrıca ABD'den geldiğiniz için, yarın işe başlıyorsunuz. | Open Subtitles | حسناً بإعتبار أنكم يائسون و أنكم من كنت أبحث عنه و أنكم من الولايات المتحدة |
Buradaki insanlar çok çaresiz. umutsuzlar. | Open Subtitles | الناس هنا يائسون ليس لديهم أيّ سبب للأمل |
Rakibimin elinden gelenin en iyisi buysa demek ki epey çaresiz. | Open Subtitles | خصومي يائسون للغاية هل هذا أفضل ما يمكن أن يأتوا به ؟ |
Bu toplu intihara izin verecek kadar onaylarına muhtaç mısın? | Open Subtitles | هل أنتم يائسون جداً من موافقتهم أنكم ستردعون هذا الانتحار الجماعي؟ |
Tamam, orada tatlı çocuklar olmayacak, çünkü hepsi çok Umutsuz, bu yüzden hızlı randevu yapıyorlar. | Open Subtitles | حسناً ، لن يكون هناك شبان ظرفاء لأنهم كلهم يائسون و لهذا هميفعلونالمواعدةالسريعة. |
Bak, ailenin keyfini kaçırdıysak çok özür dilerim ama başka çaremiz yok. | Open Subtitles | آسف جداَ أننا أغضبنا عائلتك لكننا يائسون |
Biz çaresiziz, o ise Bhura'ya vuruyor! | Open Subtitles | نحن يائسون هناو هو الان يضرب باهورا |
%87'si üyelik için çaresizce tekrar arıyor. | Open Subtitles | سبع و ثمانين بالمائة منهم عادوا واتصلوا والمزيد أيضا يائسون من أجل الحصول على العضوية |
Destursuzca içeri girmemizi bağışlayın, ama bu insanlar çaresizler. | Open Subtitles | اغفري تدخلنا لكن هؤلاء الناس يائسون |
Hey, ben sadece müvekkillerime yardım etmeye çalışıyordum. Umutsuzlardı. | Open Subtitles | كنت أحاول مساعدة زبائني إنهم يائسون |
Sıkıyönetim, İngilizlerin çaresizliğini gösteriyor. | Open Subtitles | و القنون الانجليزي يوضح كم أن البريطانيون يائسون |
KAMUOYU YOKLAMALARINDA YÜKSELDİĞİMİZ İÇİN ÇARESİZ KALDILAR | Open Subtitles | إنهم فقط يائسون لأننا نصعد في صناديق الإقتراع |
Korku dolu, çaresiz kişilerce hatta nefret ediliyor. | Open Subtitles | حتى إنها مكروه من طرف أفراد يائسون وخائفون |
Poker, parayı seven çaresiz adamların oyunudur. | Open Subtitles | يلعب البوكر رجال يائسون يعشقون المال |
Merhaba. Ziyaretçilerimize yalan söyleyecek kadar çaresiz durumda mıyız? | Open Subtitles | هل نحن يائسون لنكذب على الجمهور |
Babam, tüm halk gibi sadece çaresiz olduklarını söylüyor. | Open Subtitles | بوب يقول انهم يائسون كباقي العائلات هنا |
Kendine haddinden fazla güveniyorsun çünkü çaresiz olduğumuzu düşünüyorsun ama gerçek şu ki 40.000 dolarlık bir araba ile 2.000 dolarlık bir külüstürü takas edemeyecek kadar da çaresiz değiliz. | Open Subtitles | أنت تُفرط في لعب ورقتك لأنّك تعتقد أننا يائسين، ولكن الحقيقة هي أننا يائسون كفاية لمُبادلتك سيّارة بـ40 ألف مقابل خُردة بألفا دولار. |
Aşağı Dünya'ya olan sadakatine saygı duyuyorum Raphael ama rica ediyorum, çaresiz durumdayız. | Open Subtitles | "رافايل"، أحترم ولاءك للعالم السفلي. لكن أرجوك، نحن يائسون. |
- Anlıyorum bizi muhtaç ve bitik sanıyorsun. | Open Subtitles | أعلم أنك تظن أننا يائسون |
Umutsuz savaş yoktur. Sadece Umutsuz korkaklar. | Open Subtitles | -لا يوجد اى حروب يائسة يا صديقى ,فقط هناك جبناء يائسون |
"Başka çaremiz yok" kısmını anlamadın herhalde? | Open Subtitles | ما هو الجزء من "يائسون" الذي لا تفهمه ؟ |
Hepimiz biraz umut için çaresiziz. | Open Subtitles | كلنا يائسون للحصول على القليل من الأمل |
Evet, daha önce de yemeğini zehirlemeye çalıştılar, kamyona çivi bıraktılar, şimdi de çaresizce buraya geldiler. | Open Subtitles | نعم، لقد سبق وأن حاولوا تسميم غذاءه و وضع المسامير على المضمار ولكنهم الآن يائسون |
Ya da çaresizler. | Open Subtitles | أو يائسون |
Evet. umutsuzlar. Gerson bile bu iste. | Open Subtitles | نعم ، انهم يائسون حتى جيرسون في هذا الموضوع |
Bu kartı oynayarak büyük bir risk aldın Bu da çaresizliğini gösteriyor. | Open Subtitles | وتتلقون خطراَ كبيراَ بلعب هذه الورقة مما يعني أنكم يائسون |