| Onu sakınsan iyi olur evlat. Belki senin için biraz fazla etli butludur. | Open Subtitles | من الأفضل ، أن تنتبه إليها يافتى ربما تكون إمرأة بزيادة بالنسبة لك |
| - Ama bu arabalar bir baskında... - Hop, hop, hop! Bak evlat... | Open Subtitles | ولكن صادرنا هذه السيارة في عملية مداهمة هيه ، هيه ، انظر يافتى |
| Bu iş için daha iyi bir kahraman olmayabilir, evlat. | Open Subtitles | ربما لن يكون هناك بطل أفضل لهذا العمل , يافتى |
| Yürüdüğün yere bak, Seni aptal piç. Sakin ol, oğlum, özür dilerim. | Open Subtitles | انظر اين تمشى ايها الغبى بهدوء يافتى .أنا |
| Tek bir kelime! - Yürürken başını dik tut çocuk. | Open Subtitles | ـ مرة واحدة أخرى احتفظ برأسك عالية عند المشي، يافتى |
| Artık buralarda zenci olmanın ne demek olduğunu anlamışsındır evlat. | Open Subtitles | الآن تعرف شعور أن تكون زنجيًا في هذه الأرجاء، يافتى. |
| Bu zamana kadar ses deliğinden bu kadar kelime çıktığını duymamıştım evlat. | Open Subtitles | أهاذه هي معظم كلماتك لم أسمعها أبداً تخرج من حفرة صوتك، يافتى |
| Pekala, rahatlayabilirsin evlat. İş buldum. | Open Subtitles | حسناً، يمكنك الاسترخاء يافتى حصلت على وظيفة |
| Dinle, evlat. Sen... Şu kadınla yatmayı bırak. | Open Subtitles | اسمعنى يافتى ابتعد عن محل الحيوانات الاليفة |
| Bence ikisini de yapacak kadar zeki değilsin! Hadi, gidelim! Hadi, evlat. | Open Subtitles | ولتعلم فلستَ ذكياً لتفعل كلاهما والان هيا يافتى هيا |
| Dinle evlat... 20 günlük yolumuz var. | Open Subtitles | اسمع يافتى سيأخذ منا ذلك أكثر من 20 يوما من هنا |
| Hadi evlat, eve git artık. - Tamam, Sir. | Open Subtitles | من الأفضل أن تذهب للمنزل يافتى حسناً ياسيدي |
| Pekâlâ evlat, burası; ağır işlerin fedakârlığın ve acı verici yanıkların karşılığını alacağımız yer. | Open Subtitles | حسنا, يافتى هذا هو مكان تلقي الأتعاب التضحية و الألم ثم السداد |
| evlat, kağıt para kazanmak istiyorsak işlerimizi büyütmemiz lazım. | Open Subtitles | يافتى, ان كنا سنجني أوراق من المال يجب علينا أن نوسع عملنا |
| oğlum. Yanlış bir günde yanlış bir adam seçtin. | Open Subtitles | يافتى ، لقد التقطت الشخص الخطأ ، في اليوم الخطأ |
| Onu buradan çıkarmak zorundasın. Balık tutmaya gitmek zorunda kalacaksın oğlum. | Open Subtitles | يجب أن تدخن هذة بالخارج يجب أن تذهب لتصطاد يافتى |
| Geçti. Bu insanların seni yoklamalarına gerek yok artık oğlum. | Open Subtitles | لاعليك أنت لاتحتاج لكل هؤلاء ليحثوك على الحركة يافتى |
| Şimdi öğreniyorsun. Yavaşla, çocuk. Bırak meyve olgunlaşsın. | Open Subtitles | أنت تتعلم الآن ، إهدأ يافتى دعها تنضج أولاً |
| Tamam, iyi çocuk ol ve küreyi bize ver. | Open Subtitles | الآن أعطني الكرة يافتى لامزيد من الألآعيب |
| Sakın bir şeyi sevme, ufaklık çünkü sonunda kaybediyorsun. | Open Subtitles | لاتتعلق بشئ يافتى لإنك قد تخسره فى النهاية |
| Ona bir bak, evlât. Ona iyice bak. | Open Subtitles | الق عليها نظرة , يافتى الق عليها نظرة |
| İyi iş çıkardın eski dostum. Seni de hemen iyileştireceğiz. | Open Subtitles | لقد فعلت شيء جيد يافتى سنحاول إصلاح كل شيء حالًا |
| Bak delikanlı, görünen o ki golf sahamızda kalıcı bir yer açıldı. | Open Subtitles | حسناً,يافتى يبدو أن هناك مكان دائم أصبح لك في ملعب الجولف |
| Nezaket hakkında çok şey öğrenmelisin genç adam, ama açık konuşuyorsun. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم الكثير من الأدب يافتى لكنك تتكلم بما تفكر به |
| Şimdi çocuğu rahat bırakın ve çekin arabanızı. | Open Subtitles | الآن اسقط الفتى وتجول ببضاعتك فى مكان آخر , يافتى الحريق |
| delikanlı o sadece genç bir yüz ahbap sen sadece festivalde derisi yüzülecek şişko bir domuzsun dur bakalım bay Flask | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أنك حراب جيد يافتى ؟ لابد أنه لحم جديد ليس له خبره أما أنت فخنزير عجوز يحتاج من يصلى عليه |
| Dur bakalım, kovboy. Bunu yemek senin için biraz zor olabilir. | Open Subtitles | إنتظر لحظة يافتى فهذه قد تسبب فوضى |