| Biri ölen denizcinin içinde bir şey arıyormuş. | Open Subtitles | أحدهم كان يبحث عن شيء ما داخل جندينا الميت. |
| Gece lambası hala açık, şüpheli bir şey arıyormuş. | Open Subtitles | ضوء القراءة ما زال مضاء اذن فالجاني كان يبحث عن شيء |
| Sanki birisi bir şey arıyor kendisine ait olmayan bir şey. | Open Subtitles | يبدو أن هذا الشخص يبحث عن شيء محدد شيء لا ينتمي له أتتهم أحداً؟ |
| Şasinin altında bir şey aramış. | Open Subtitles | لقد كان يبحث عن شيء على هيكل السيارة هنا |
| Neden? Katilimiz bir şey arıyordu. Kurbanımız bir şey saklıyordu. | Open Subtitles | القاتل كان يبحث عن شيء ما والضحية يخفي شيئاً ما |
| Batı'nın bu kesiminde herkes bir şeyler arıyor. | Open Subtitles | هناك دائماً شخص يبحث عن شيء في هذه المنطقة من الغرب |
| Maiya'yı bulmasına yardımcı olacak bir şeyler aramış olmalı. | Open Subtitles | لابـد من أنه كان يبحث عن شيء ما لمساعدته في العثور على مـايـا |
| Sirius, Voldemort bir şeyin peşinde dedi. | Open Subtitles | سيريوس قال أن فولدمورت يبحث عن شيء |
| Birisi bir şey arıyormuş, bundan eminim. | Open Subtitles | هناك شخص كان يبحث عن شيء معين, وهذا امر مؤكد. |
| Ofisi yağmalanmış. Biri bir şey arıyormuş. | Open Subtitles | تمَّ تفتيش مكتبها، أحدهم كان يبحث عن شيء ما. |
| Bir şey arıyormuş gibi kalçasını yokluyor. | Open Subtitles | انظر انه يلمس وِركه كأنه يبحث عن شيء ما |
| Daha çok bir şey arıyormuş gibi geldi bana. | Open Subtitles | في الأغلب كان يبحث عن شيء ربما كان يدرس |
| Sanki bir şey arıyor gibi. | Open Subtitles | تقريبـا كمـا لو أنـه يبحث عن شيء |
| - Öyleyse, özellikle bir şey arıyor olmalı. | Open Subtitles | - لو كان كذلك فهو يبحث عن شيء محدد للغاية في خلفية " كينزي " |
| Kaptan, Calvin Wiggs bir şey arıyor. | Open Subtitles | أيها الكابتن ، أعتقد أن (كالفين ويجز) يبحث عن شيء |
| Sanki birisi bir şey aramış gibi... | Open Subtitles | وكأن أحدهم كان يبحث عن شيء |
| Bunun sıradan bir cinayet olduğunu düşünmüyorum. Katil bir şey arıyordu. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هذا مجرد قتل؛ القاتل كان يبحث عن شيء |
| Sorun yok. Sadece onu oyalayacak bir şeyler arıyor. Yakala oğlum. | Open Subtitles | إنه جيد، إنه فقط يبحث عن شيء ليشغله هاقد وصلتَ يا صغير |
| Birileri gelip bir şeyler aramış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدوا أن شخصاَ ما كان يبحث عن شيء |
| Hayır, başka bir şeyin peşinde olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | لا ، انا اتوقع أنه يبحث عن شيء آخر |
| Kıyafetinin içine sakladığın bir şeyi arıyor burada. | Open Subtitles | الصورة تظهره يبحث عن شيء تخفينه تحت ملابسك |
| Ama oradaydı. Arabada bir şeyler arıyordu. | Open Subtitles | لكنّه كان هناك، كان يبحث عن شيء موجود في السيّارة |
| Rozetime bahse girerim ki, kim yaptıysa belirli bir şeyin peşindeydi. | Open Subtitles | حسنًا أراهن على شارتي أن أي من فعل ذلك كان يبحث عن شيء على وجه الخصوص |
| Tek amacının araştırma yapmak olduğunu söylerdi ama bana hep sanki bir şeyler arıyormuş gibi gelirdi. | Open Subtitles | قال انه بحث لا بأس به يبدو لي بأنه كان يبحث عن شيء ما |