Gayet açık görünüyor. Lanet herif yine ortalıklarda. | Open Subtitles | انة يبدو واضحاً لى , الوغد كان يعبث بالانحاء |
Bunun nereye gittiğini bilmediğini söylüyorsun ama bana epey açık görünüyor. | Open Subtitles | تدّعي أنّ لا فكرة لديك أين يسير هذا، لكنّه يبدو واضحاً جداً لي. |
Eğer Robert seni dövüyorsa ve onu kasıtlı olarak öldürmediysen seçenekler oldukça açık görünüyor. | Open Subtitles | ولم تنوي قتله، فإن الخيار يبدو واضحاً بكثير |
- Benim için gayet açık. - Mesele sadece oğlun değil... | Open Subtitles | يبدو واضحاً لي - هذا لا يتعلق بابنك فقط - |
Evet, bu çok bariz ve bunun normal olarak gerçekleşeceğini düşünüyoruz, ancak olmuyor. | TED | الآن هذا يبدو واضحاً جداً، و نحن نظن انها طبيعياً ستحدث، لكنها لا تحدث. |
Ne olup bittiği bariz ortada baba. | Open Subtitles | . فقـط أنـهُ يبدو واضحاً جداً ماكان يحدثُ هـناكَ ، أبـي |
Her şey çok açık görünüyor, efendim. On kapı açıktı. | Open Subtitles | كل شيء يبدو واضحاً سيدي |
Oldukça açık görünüyor. | Open Subtitles | حسناً, هذا يبدو واضحاً كفاية. |
Hayır, ama gayet açık. | Open Subtitles | لا, هذا فقط يبدو واضحاً. |
gayet açık. | Open Subtitles | -حسناً، يبدو واضحاً. |
Bunu yüksek sesle söyleyince çok bariz görünüyor, değil mi? | TED | يبدو واضحاً عندما نقوله بصوت عال. |