"يبرهن" - Translation from Arabic to Turkish

    • kanıtlıyor
        
    • gösterir
        
    • gösteriyor
        
    • kanıtı
        
    • kanıtlamaz
        
    • kanıtlamaya
        
    • ispat
        
    • kanıtlar
        
    • gösterdiği
        
    • kanıtlayan
        
    • kanıtlayacak
        
    • kanıtlıyordu
        
    Bence bu sevginin hiç de öyle güçlü bir sihir olmadığını kanıtlıyor. Open Subtitles أعتقد أنّ هذا يبرهن بأنّ الحبّ ليس السحر الأقوى مِنْ كلّ سحر
    Bu adamların söylediklerinin hiçbir önemi yok... çünkü bu, yalanlarını kanıtlıyor. Open Subtitles و من الواضح أن ما يقوله هؤلاء الرجال لايهم لإن هذا يبرهن أنهم كاذبون
    Bunlar sadece, bu ailenin çirkin dalaverelerine karsı tetikte olduğumu gösterir. Open Subtitles كل هذا يبرهن اننى كنت حذرا تجاه المشاعر القبيحة المخفيًة التى تحاول العائلة ان تجرنى اليها
    Kullandığı şiddet seviyesi suçun kişisel olduğunu gösteriyor. Open Subtitles إنها تهاجم على مستوى بالغ من العنف و هذا يبرهن على أن هذا يعتبر شخصيا بالنسبة لها.
    Neyse boşver. Delirdiğimin başka bir kanıtı sadece. Open Subtitles لا تبالِ، إنّه شيء آخر يبرهن على أنّي أُجنّ.
    Bu gerçekten hiçbir şeyi kanıtlamaz. Open Subtitles حقيقة ذلك لا يبرهن علي أي شيء.
    Onun yerine, sonuçta her şeyin temel yapı taşlarından oluştuğunu kanıtlamaya çalıştı - atomlardan. Open Subtitles بدلاً من ذلك كان يحاول أن يبرهن على أن كل شيء مكون أساساً من لبنات بناء أولية الذرات
    Basit bir fizik kavramını ispat edecek bir şey yapmam lazım ki bu da bende yok. Open Subtitles علي بناء شيء يبرهن على معرفتي بأساسيات الفيزياء، وهو مالا أعرفه.
    Bu iyi bir şey. O kadının yalan söylediğini kanıtlar. Open Subtitles حسناً، هذا جيد، لأن ذلك يبرهن على أن تلك المرأة تكذب.
    Eğer oğlum, kocam olacak olsaydı onur kazandığı sürece, sevgisini en çok gösterdiği yatağında beni kucaklamasındansa yokluğundan sevinç duyarak daha özgür olurdum. Open Subtitles لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب
    Sanırım bu, herkes için birilerinin olduğunu kanıtlıyor. Open Subtitles أعتقد أنَّ ذلك يبرهن الأمر هناك أحد ٌما للجميع
    Demir Adam bizi korumayı hiç bırakmadı. Monako'daki olaylar bunu kanıtlıyor. Open Subtitles الرجل الحديدي لم يتوقف أبدا عن حمايتنا الحدث في مونيما يبرهن هذا
    Dünya tarihi kanıtlıyor ki güçlü olan haklı çıkar. Open Subtitles هذا العالم لديه تاريخ طويل لكى يبرهن على أن هذا هو الشىء الصحيح
    Buketi kapıp gitmiş. Bu da onun cismani varlık olduğunu gösterir. Open Subtitles لقد اخذت باقة ورد و هذا يبرهن ان لها بدن
    Yapma, bu benim tıpkı bir şövalye gibi cesur ve atılgan olduğumu gösterir. Open Subtitles حسناً، هذا يبرهن أنى شجاع و جرئ مثل فارس
    Nitekim bu yediğini gösteriyor. İşte bu güzeldi. Open Subtitles مما يبرهن أنّك فعلتِ ذلك الصبي هو ما يحتاجه
    İkimizi de öpmesi, ikimizden birini bile önemsemediğini gösteriyor, bu yüzden sadece yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. Artık bununla ilgili ciddi düşünebiliriz. Open Subtitles تقبيلها لكلينا يبرهن أنها لا تهتم لأمرنا لذا فإننا نحاول تجاوز الأمر
    Bartender. Düğünlerle alâkalı bir sorunum olduğunun bir kanıtı da bu işte. Open Subtitles ساقي الحانة الأمر الذي يبرهن بأنني فظيعة في حفلات الزفاف
    Ama baba, bu kimseye birşey kanıtlamaz. Open Subtitles لكنّ هذا لن يبرهن شيئاً لأيّ أحد يا أبي
    Neden döndü ? Neyi kanıtlamaya çalışıyor ? Open Subtitles لماذا قد رجع هو ماذا يتوقع ان يبرهن
    Çok geçmeden, Paul liderlik yapabildiğini ve bu saldırgan çöl dünyasında hayatta kalabildiğini kendine ispat etmesi gereken bir gezegen devriminin ortasında öne çıkarılır. TED وهكذا، زُجَّ ببول في أتون ثورة كوكبية، حيث يتوجّب عليه أن يبرهن بنفسه مدى مقدرته على القيادة -والنجاة- في خضم هذا العالم العدائي الموحش.
    Bu neyi kanıtlar ki? Hiçbir şeyi değiştirmez. Open Subtitles وماذا يبرهن ذلك لن يتغير أي شيء
    Eğer oğlum kocam olsaydı, şan şeref kazandığı sürece yokluğunda neşeli olmak, yatağında beni kucaklayıp sevgisini en çok gösterdiği zaman olduğundan çok daha kolay gelirdi bana. Open Subtitles لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب
    Sinsi bir ucube olduğumu düşündüğüne dair teorimi kanıtlayan bir şey. Open Subtitles والذي يبرهن حقيقة نظريتي عن أنه يفكر أنني أبحث عن النزوة
    Ve kendisi bizlere Bayan Russell'ın göğüslerinin buradaki diğer bütün hanımefendilere nazaran daha iri olmadığını kanıtlayacak. Open Subtitles وسوف يبرهن الآن أن صدر الآنسة راسيل ليس بارزاً أكثر من أيّ من الصدور الأخرى
    Bir koyun istemesi de ziyadesiyle var olduğunu kanıtlıyordu. Open Subtitles لكن حقيقة أنّه أراد خروف، هذا كثيراً يبرهن أنّه موجود.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more