"يبيعها" - Translation from Arabic to Turkish

    • satıyor
        
    • satan
        
    • sattığı
        
    • satıyordu
        
    • satması
        
    • sattığını
        
    • satmaya
        
    • satıyormuş
        
    • satmak
        
    • satmadan
        
    • sattığına
        
    • satabilir
        
    • satar
        
    • satmayacağı
        
    • satacak
        
    Şehirde sadece bir yer satıyor vee hepsini bir adam satın almış. Open Subtitles مكان واحد فقط في المدينة يبيعها وشخص واحد اشترى كل ما لديهم
    Bizi bu kadar süre idare etti. Yedi yaşından beri bir şeyler satıyor. Calum, bekle. Open Subtitles يبيعها منذ أن كان في السابعة من عمره لا تسقطونه
    Ve son olarak, Grace clayton hakkında öğreneceğimiz son şey reklam satan bu adamın yalanlarına inanan ve asla ödeyeceği bedelin farkında olmayan bu kadının trajik ölümü olacaktır. Open Subtitles واخيرا سوف تعرفون عن جريس كلايتون فتاه شابة صدقت الاكاذيب التي يبيعها الرجل
    Ya da kim bilir sattığı eroinlerden ölen kaç insan vardır? Open Subtitles أو كم عدد الذين ماتوا بسبب السموم التي كان يبيعها
    O bir şeyler yaptı. Korkunç şeyler. Onu köydeki birine satıyordu. Open Subtitles قام بأمور، أمور فظيعة، كان يبيعها لشخص في القرية.
    Daireni onun ödediği paraya almanı ya da onun satması için boşaltmanı istiyor. Open Subtitles هذا عادل جداً إنه يطلب منكِ شراء شقتك بنفس السعر الذي اشتراها به أو ترحلين و يبيعها
    Nick'in uyuşturucu kullandığını ya da sattığını biliyor musunuz? Open Subtitles هل تعلمي اذا كان نيك يتعاطى المخدرات او يبيعها ؟
    Geneller.Bu bölgede 150 dükkan bunları satıyor. Open Subtitles في الحقيقة تحرينا عنها انها معروفة هنا في هذه المنطقة 150 متجر يبيعها
    Geçmişten antika parçaları çalarak günümüze getiriyor ve karıyla satıyor. Open Subtitles يبحث عن الآثار العتيقة في الماضي ويحضرها هنا ثم يبيعها ليربح
    William Ellis bu şirketi kurmak için 15 yılını harcıyor ve sonra uzayda iki haftalık yolculuk için satıyor mu? Open Subtitles وليام اليس يقضي 15 سنه لتاسيس الشركه وبعد ذلك يبيعها لمجرد اسبوعين في الفضاء
    Söyleyebileceğim en iyi şey, limandan malları alıyor, ...satıyor, ve kârını cebe indiriyor. Open Subtitles افضل ما يمكننى قوله , انه يأخذ السلع المضبوطه فى الجمارك , يبيعها , ويجنى الأرباح
    Kütüphanede bulamadım bu yüzden Gabota'da bunu satan götlere gitmek zorunda kaldım. Open Subtitles لم أستطع إيجادها بالمكتبة لذا ذهبتُ لأحمقاً في غابوتا يبيعها
    satan bir adam için çalıştım. Open Subtitles عملتُ لحساب رجل كان يبيعها ساعدتُ في نقلها وتعديلها...
    sattığı araziler daha değerli görünsün diye yaptığı bir numara. Open Subtitles إنّه يزيّف المطالبات التي يبيعها ليجعله يبدو أكثر ثراء
    Bayan, bunları Latin Rahiplerine sattığı yönünde düşüncelerimiz var. Open Subtitles سيدتي، لدينا سبب لنعتقد بأنه يبيعها إلى العصابة اللاتينية
    - Okulda Richard Smick satıyordu. Open Subtitles "ريتشارد سميك" يبيعها في المدرسة -لا بد أنك تمزح
    Hepsini yeme, birazını satması için kardeşime getirdim. Open Subtitles لا تأكليها كلّها، بعضها لأخي لكي يبيعها.
    Ağacını kestiğini ve ondan eşyalar yapıp sattığını biliyoruz. Open Subtitles نحن نعرف انه قد قام بقطعها وصنع اشياء بها لقد كان يبيعها
    Birileri izleme sisteminin planlarını çalmış ve satmaya çalışıyor. Open Subtitles حصل شخص ما على طريقة تشغيل نظام التتبع ويحاول أن يبيعها
    Oyunları ortalama 129 dolardan alıyormuş ama açık arttırmada yarı fiyatına satıyormuş. Open Subtitles كان يشتري اللعبه بمتوسط سعر 129$. ولكن يبيعها بنصف السعر في المزاد.
    Bunu gecen yil aldim. Bunlari bulmak cok zor. Alirim -- eger birilerinin bana satmak istedigi bir balina iskeleti varsa, TED اشتريتها السنة الماضية ومن الصعب الحصول عليها أذا وجدت أي شخص لديه جمجمة حوت ويريد أن يبيعها لي
    Onlar olmadan daha iyi iş çıkarırız. Fisk'i kendi başımıza halleder, Aryanlara satmadan önce RDX'i güvene alırız. Open Subtitles {\pos(192,210)} نحن أفضل بدونهم، سنقبض على (فيسك) بأنفسنا، ونسترجع المتفجرات قبل أن يبيعها للآريين.
    Yani, adamın ne kadar adi şeyler sattığına inanamazsın. Open Subtitles أعني, لن تصدق التفاهات التي يبيعها هذا الشخص
    Kamuoyu ondan vazgeçecek, evet. İnsan huzurluk için özgürlüğünü satabilir. Open Subtitles وسوف يبيعها المجمتع مقابل حياة أهدأ
    Buros onlara silah sağlar karşılığında da uyuşturucu alıp ABD'de satar. Open Subtitles بيروس يمدهم بالأسلحة و ,في المقابل, يوفرون له المخدرات, التي يبيعها بعد ذلك في الولايات المتحدة.
    Peki kim satmayacağı halde bir Monet çalmak için hapishaneyi göze alır? Open Subtitles حسناّّ ، من الذي سيخاطر بالسجنليسرقلوحة"مونيه"... ثم لا يبيعها ؟
    Bazıları Mars’ın belgesellerini çekecek ve onları Dünya’da satacak. TED و سيقوم أحدهم بصنع أفلام وثائقية عن المريخ و يبيعها على الأرض.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more