"يتبوّل" - Translation from Arabic to Turkish

• işiyor
• işeyen
• işediği
• işiyordu
• idrarını
• işiyormuş
• Çişini
• tıngırdamalı

Neden şu velet üçüncü noktaya işiyor?
لماذا يتبوّل هذا الطفل على القاعدة الثالثة

"Daha fazla yazamayacağım, çünkü biri üzerime işiyor.
على الذهاب الآن, لأن أحدهم يتبوّل عليّ "

Ona, "çömelerek işeyen, koca götlü ib.e" dedim.
دعوتُه بالأحمق الكبير الذي يتبوّل كالفتيات.

Çöp kutularımızın üzerine işeyen evsiz birisi vardı.
أجل، كان هناك رجل مشرد كان يتبوّل على حاويات القمامة خاصتنا.

Evsizlerin işediği kulübeyi kiralamak için bana 120 dolar mı verdin?
أنت ستعطيني $ 120 لإستئجار ذلك الكشك الذي يتبوّل العجز فيه؟

Ertesi sabah uyandığımızda, bir köpek çadırımıza işiyordu.
،عندما إستيقظنا في الصباح التالي كان هناك كلب يتبوّل على خيمتنا

Bizim oralarda biri idrarını yaparken bölmek kabalıktır.
تربيت على أنه من الوقاحة مقاطعة رجل وهو يتبوّل.

Duydum ki ne sıçıyormuş ne de işiyormuş.
سمعت بأنّه لا يتبوّل أو poo.

Bay Köpeğim Her gün Aynı Saatte Çişini Yapmalı ne yapıyor bakalım?
"ما آخر الأخبار مع "السّيد صاحب الكلب الذي يتبوّل في نفس المكان كل ليلة ؟

Bay Broadway tıngırdatmadan önce biraz tıngırdamalı.
على سيد (برودواي) أن يتبوّل قبل أن يغنّي

sarhoş ve senin elsibe dolabına işiyor.
لقد ثمل وهو يتبوّل في حجرتك.

Kan işiyor.
إنّه يتبوّل دماً

Ryan, spor ceket giymiş şişko bir çocuk, Porsche'una işiyor.
راين) هنالك طفل سمين) مرتدياً سترة رياضية يتبوّل على سيارتك البورش

Biri Mini Cooper'ıma işiyor.
يبدو بأن هنالك شخص ما يتبوّل على سيارتي (الميني كوبر).

Dışarıda duvarın kenarına işeyen bir adam vardı.
كان هُناك رجل يتبوّل على الجدار في الخارج.

"Aman Tanrım, sen baban bana müzik öğretirken, babasının dizinde uyuyakalan ve altına işeyen o Ayssuram mısın?
"(يا الهي , هل أنت (ياسيم)" "الذي يتبوّل تحت العواميد" "الذي غطّ في النوم في حضن أبيك عندما كان يعلّمني الموسيقى"

Paul sarhoştu ve evin ön bahçesine işiyordu.
بول) كان ثملاً و يتبوّل في الفناء الأمامي)

Bizim oralarda da eğer biri idrarını kahvaltısına yapıyorsa onu uyarmak yerinde olur.
وأنا تربيت على أنه من الواجب تنبيه الرجل، عندما يتبوّل على إفطاره.

- Bill Gates tam yanında işiyormuş.
-بيل جيتس) يقف بجانبه يتبوّل) .