Atmosferdeki karbon dioksit artıyor. | TED | يتزايد ثاني أكسيد الكربون في الغلاف الجوي. |
İnternet kullanıcıları sayısı bu şekilde artıyor. | TED | يتزايد عدد مستخدمي الإنترنت بهذا الشكل. هذه هي حصة الفرد في الناتج المحلي الإجمالي |
Mukus üretimi artıyor, hücre duvarı dökülmeye başlıyor. | Open Subtitles | يتزايد إنتاج المخاط و يبدأ تعداد الخلايا بالتساقط |
Ötekilik duygumuz büyüyor ve empati yeteneğimizi kaybediyoruz. | TED | يتزايد إحساسنا بالاختلاف، ونفقد التعاطف. |
Bak, hissedarlar hisse değerlerinin arttığını görmek isterler. | Open Subtitles | حسناً, المستثمرين يريدون أن يروا سعر السهم يتزايد |
Metrelerce ilerledikçe basınç artıyor ve güneş ışığı azalıyor. | Open Subtitles | ,مع تخطي كل متر هبوطا ..يتزايد الضغط .وتقل أشعة الشمس |
Mukus üretimi artıyor ve hücre çeperinin üzerini kaplıyor. | Open Subtitles | يتزايد إنتاج المخاط و يبدأ تعداد الخلايا بالتساقط |
Mukus üretimi artıyor ve hücre çeperinin üzerini kaplıyor. | Open Subtitles | يتزايد إنتاج المخاط ويبدأ تعداد الخلايا بالتساقط |
Kalbi hızlanıyor. Basınç artıyor. | Open Subtitles | ضربات قلبها تتسارع، و الضغط يتزايد اخرجا من هنا |
Kalbi hızlanıyor. Basınç artıyor. İkiniz dışarı çıkın. | Open Subtitles | ضربات قلبها تتسارع، و الضغط يتزايد اخرجا من هنا |
Her geçen gün, çıkmamızı isteyen Vietnamlıların kalbinde kin artıyor. | Open Subtitles | كل يوم يتزايد الكره والحقد في قلوب الفيتناميين الذين يريدوننا ان نخرج |
Sadece Birleşik Krallık'ta 2000'in üzerinde terör şüphelisi var ve bu sayı hergün artıyor. | Open Subtitles | هناك أكثر من 2000 إرهابياً يعملون فى المملكة المتحدة وهذا الرقم يتزايد يومياً من فضلك |
Yavrular artık altı aylık ve açlıkları giderek artıyor. | Open Subtitles | الجراء بعمر ستة أسابيعٍ الآن وجوعهم يتزايد |
Keşişin imgelemlerine duydukları tutku gün geçtikçe artıyor. | Open Subtitles | حماسهم للرؤيا الخاصة للراهب يتزايد يوميا. |
Paralı askerlerin sayısı her yıl artıyor. | Open Subtitles | وأصبح عدد المتعاقدون يتزايد بزيادة العمليات العسكرية في جميع أنحاء العالم، |
Kürekçiler için tehlike büyüyor olmalı, kürek çekmeye devam edin! | Open Subtitles | لابد أن الخطر يتزايد إستمروا بالتجديف أيها المجدفون |
Her yerden çağırıyorlar, öfke büyüyor, şayet Romanlılara, karşılık vermezsek ortalık cehenneme dönecek. | Open Subtitles | النداءت للتظاهر فى كل مكان والغضب يتزايد اذا لم ترحلوا هؤلاء الرومانييت ستفتح عليكم بوابات الجحيم |
Fazladan diş fırçaları, telefon sıklığında artış.. | Open Subtitles | فرش أسنان أكثر يتزايد تردد الاتصالات التليفونية |
Karbondioksit, Sanayi Devrimi'nin başından beri artıyor, günümüzde yaklaşık olarak milyonda 280'den 410 birimin üzerine artış gösterdi ve artmaya da devam ediyor. | TED | أخذ ثاني أكسيد الكربون يتزايد منذ بدأت الثورة الصناعية، يتزايد من 280 جزء في المليون ليصل إلى ما يزيد على 410 في يومنا الحاضر، وهو مستمرٌ في التزايد، |
Nedeni önemli değil ama obezite giderek artan küresel bir salgın. | TED | مهما كان السبب، تبقى السمنة وباءا عالميا يتزايد بشكل مضطرد. |