Ve bu şey kafamın içinde dolanıyor ve gittikçe gelişiyor. | Open Subtitles | حسنا، لقد عدت. وهذا الشيء يدور في رأسي، أنه يتطور. |
Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum. | TED | ولكن أنا لا أعرف حتى الآن كيف يتطور هذا على مدى العمر. |
İnsan özelliklerine sahipler ama Dünya'da evrim geçirmiş her şeyden daha ileriler. | Open Subtitles | هم ليسوا بشريون لا , هم شبة البشر لكن بالتأكيد هم أكثر تقدماً من أى شئ يتطور على الأرض |
Fiziksel şekillerimiz gibi davranışlarımız da ihtiyaçlarımız doğrultusunda evrim geçirir. | Open Subtitles | سلوكنا مثل شكلنا البدنى يتطور طبقا لأحتياجاتنا.. |
Memeli olmanın pek çok yolu var. Asya’da bir at koşuyor, kurtlar Brezilya'da bacaklarını geliştiriyor. | TED | هناك طرق عديدة لتكون من الثدييات. القفزات 'رو في أوز. الحصان يركض فى آسيا ، و الذئب يتطور ركيزة الساقين فى البرازيل. |
Görüyorsunuz, bir proje bir seri yaratıcı dizayn toplantısıyla gelişir. | TED | فكما يمكنكم أن تروا ، فإن المشروع يتطور عبر سلسلة من الأجيال لإجتماعات التصميم |
Görüyorsunuz ki mükemmeliyetçilik küçük şeylerde gelişen, daha büyük işe uygulanan bir davranış. | TED | كما ترون، الكمال هو سلوك يتطور عبر الأشياء الصغيرة ثم يُطبق على الهدف الأكبر. |
Bu 2013'de böyleydi ve durum daha da kötüye gidiyor ya da ilerliyor. | TED | كان ذلك في 2013، وهذا المؤشر يزداد سوءًا تدريجيًا، أو يتطور. |
Bilgiye sahibiz, ve gezegeni kavrayışımız her geçen gün gelişiyor. | TED | لدينا المعرفة، وفهمنا لكوكبنا يتطور كل يوم. |
Fakat dikkatli olmalıyız çünkü sıtma -- yani parazit gelişiyor ve sivrisinekler de gelişiyor. | TED | و لكن يجب علينا أن نكون حذرين من الملاريا لأن الطفيليات تتطور, والبعوض يتطور كذلك |
Açıkçası sadece şans değilmiş. Bu ülke gelişiyor. | Open Subtitles | من الواضح أن الحظ ليس السبب ، هذا البلد يتطور |
Rapor edilen ölümünüz için yapılan resmi soruşturma sürecinde bu durum beklenmedik bir şekilde gelişiyor Ajan Mulder. | Open Subtitles | هذا الوضع يتطور بشكل غير متوقع.. خلال تحقيق رسمي لموتك المسجل, أيها العميل مولدر. |
Hem de gece yarısı, çok etkileyici. Bu katil gelişiyor. | Open Subtitles | فى الليل، لا شىء اقل - هذا الجانى يتطور - |
Ve gittikçe gelişiyor çünkü en azından benim gördüğüm kadarıyla ağrıya faydası oluyor. | Open Subtitles | والأمر يتطور بشكل جيد، لأنه، من وجهة نظري على الأقل، إنه يساعد في تخفيفا الألم. |
50 milyon yıl önce primat atalarımız ısınan gezegende evrim geçiriyorlardı. | Open Subtitles | قبل خمسين مليون عام، يتطور أسلافنا من الرئيسيات على كوكب يزداد حرارة. |
...bakteri üzerinde yeni bir evrim biçimini kolaylıkla gözlemleyebilmeliyiz. | Open Subtitles | فوق البكتيريا، فإننا يمكن أن بسهولة أن تبحث عن شكل جديد يتطور. |
evrim zincirinin altlarında olduğun aşikâr olduğundan kulakların gerektiği gibi gelişmemiş olabilir, o yüzden tekrar ediyorum. | Open Subtitles | حسناً ، بما أنك من الواضح في منزلة مُنخفضة على سلسلة تطور الإنسان فرُبما يكون سمعك لم يتطور كما ينبغي |
Artık alanı kontrol ediyor, Allie. Kendini geliştiriyor. | Open Subtitles | إنه يستطيع السيطرة على الحقل الآن الخبراء قالوا أنه يتطور |
Genellikle kötü iyileşmiş yaralanmalar sonrası gelişir. | Open Subtitles | فإنه عادة ما يتطور ليصبح هكذا بسبب جرح التُئم بشكل سي |
Gördüğünüz gibi aslında bizden çok daha hızlı uyum sağlayan ve gelişen görünmez bir düşmana karşı savaş hâlindeyiz. | TED | فكما ترون، نحن في الحقيقة نقاتل في حرب ضد عدو غير مرئي يتطور ويتكيف مع الجو المحيط بشكل أسرع بكثير مما نفعل. |
Her biri bizimkisiyle beraber ilerliyor. | Open Subtitles | وكل واحد يتطور بالتزامن مع كوننا |
Hâlâ olabilir. En azından ilerlememiş. | Open Subtitles | لازال قد يكون هو لكنه لم يتطور على الأقل |
Yeterince geliştiğinde ise onu fiziksel bir erkek vücudu içine yerleştiriyoruz. - Ya da kız. | Open Subtitles | وحين يتطور بما يكفي، نضعه في جسد مادي |