Sydney'in annesiyle görüşmemeye ikna etmek için bir yol bulmamda yardım etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد مساعدتك في الإبتكار a إستراتيجية لإقناع سدني أن لا يتفاعل مع أمّها. |
Sydney'in annesiyle görüşmemeye ikna etmek için bir yol bulmama yardım etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد المساعدة أن تقنع سدني أن لا يتفاعل مع أمّها. |
Bazen yüzeyin altında olan şeyler vardır. Derin iyoda tepki veriyor. | Open Subtitles | ثمة أمر مريب تحت السطح جلدك يتفاعل مع اليود |
Dairesel bir şekil oluşturmaları istendi ve grubun içine kaç tane robot katarsanız katın ya da kaç robot çıkarırsanız çıkarın, her robot sadece yanındakine tepki veriyor. | TED | إذا طُلب منهم تشكيل شكل دائري، لا يهم العدد الذي أدرجته في التشكيل، أو كم عدد الروبوتات التي أخرجتها. ببساطة كل روبوت يتفاعل مع جاره. |
'Aynı zamanda acı sosun içindeki enzime de tepki veriyor. | Open Subtitles | لأنه يتفاعل مع الإنزيم بالفجل ايضاً |
Günlük yaşamımızda yaptığımız bir şey ile etkileşime geçip, harekete geçecek. | Open Subtitles | أجل , إنه يعمل عندما يتفاعل مع شئ من حياتنا اليومية |
Beynin yüz tanıma odaklı görme bölümü, görülen güzellik deneyimine zemin hazırlamak için zevk merkezleri ile etkileşime geçer. | TED | دماغنا البصري الذي يقوم بمعالجة الوجوه، يتفاعل مع مراكز السعادة لدينا لتحسين المعرفة في الجمال. |
Tansiyonu strese tepki veriyor ve bağırmak... | Open Subtitles | ضغط دمها يتفاعل مع التوتر ...و صياحك لن |
Tansiyonu strese tepki veriyor ve bağırmak... | Open Subtitles | ضغط دمها يتفاعل مع التوتر ...و صياحك لن |
Bunlar sese tepki veriyor! | Open Subtitles | ذاك الشيء يتفاعل مع الأصوات |
Ben bir anaokulu öğrencisinin ekran ile etkileşime girmesinden heyecanlandığımız bir gelecek tasavvur edebiliyorum. | TED | أستطيع أن أتصور مستقبلًا حيت سنكون متحمسين لرؤية طفل الحضانة يتفاعل مع الشاشة. |
DNA ile etkileşime giriyor sistemime parmak izinin kimliğini saptamamda yardımcı oluyor. | Open Subtitles | إنه يتفاعل مع الحمض النووي. إنه يساعد جهاز رصدي الحيوى في التعرف على البصمات. |