"يتقابل" - Translation from Arabic to Turkish

• buluşur
• buluşacak
• buluşuyor
• buluştuğu
• karşılaştığında

İnsanlar buluşur, rahatlar, makyaj malzemesi alır, erkeklere tuzar kurar.
يتقابل الناس للراحة وشراء المكياج

İki adam buluşur, biri ölür.
يتقابل رجلان أحدهما يموت

Shui-Tian'ın sorguda anlattığına göre onlarla buluşacak adam güneş gözlüklü olacakmış.
شو شاين ذَكرَ أثناء الإستجوابِ الرجل الذي من المفترض أن يتقابل معهم الذى يلعب فى الظل

Yarın sabah biriyle buluşacak.
على الهاتف سوف يتقابل مع شخص ما صباح الغد

İnsanlar uzun zaman sonra buluşuyor. Her buluşmanın da ayrı bir hikayesi var.
عندما يتقابل الناس بعد فترة طويلة لذلك كل لقاء له قصة جديدة

Tam da Gruzinsky'nin seninle buluştuğu vakit, Ajan Rigby.
فى نفس الوقت , جروزنيسكى كان يتقابل معك عميل ريجبى

Bir iblis diğeriyle karşılaştığında genellikle bir baş selamı verip geçer.
عندما يتقابل شيطان مع آخر .. معظم الأوقات يقمون بإلقاء التحية

Bu Morrie, her salı eski bir öğrencisi ile buluşur ve ona hayat hikayesini ve düşüncelerini anlatır.
كل يوم ثلاثاء يتقابل (مورتي) مع أحد طلابه السابقين ويخبره بنوادر من حياته وحكمته

Babam neden Bayan Sibley'in hizmetçisiyle buluşur ki?
.... لماذا قد يتقابل أبي مع خدّم السيدة (سيبلي)؟

Abaq Saat 15:00'te direktör yardımcımızla buluşacak.
سوفَ يتقابل "عباق" مع مديرنا التنفيذي الساعة الـ"٣" ظهراً

- Şimdi, bak. İlk kez iki partinin liderleri benimle bir odada buluşuyor, ve bu seni davet etmediğimden değil, sen reddettiğinden.
هذه أول مرة يتقابل فيها رؤساء الحزبين بغرفة واحدة،

Çok az bilinen yerlerde buluşuyor.
يتقابل في أماكن غامضة جـداً.

Biriyle buluşuyor.
إنّه يتقابل مع أحدٍ ما.

Denizin gökyüzüyle buluştuğu yerdeki aynadan geçip... geriye döndüğünden emin olmalıyım.
عليأنأحرصأنتعبر المرآةمنالمكان ... حيث يتقابل الماء مع السماء.

Okyanusun kumlarla buluştuğu yerde...
*عندما يتقابل المحيط مع الرمال*

Aşk, iki insan karşılaştığında ve hiçbirşeyin onları ayırmayacağını, bildiklerinde kendiliğinden ortaya çıkmalı.
الحب يجب ان ينبثق بقوته الخاصة، عندما يتقابل شخصان ويعلمون انه لاشيء يمكن ان يفرّقهم