Sis kaktüsle karşılaştığında, liken yumağında yoğunlaşıyor ve kıymetli suyu hapsediyor. | Open Subtitles | عندما يصطدم الضباب بالصبَّار، فهو يتكثف على الشعر الحزاز، والذي يُمسك بالماء الثمين |
Birkaç küçük ve nadide damlacığa yoğunlaşıyor. | Open Subtitles | إنه يتكثف في عدد قليل من قطرات الماء الثمينة |
Elimizdeki maddelerden biri bunu yapabilir. Çok önemli bir madde, karbon, Bu inanılmaz güzellikteki reaksiyonda şeklini değiştirdi, Burada grafit buharla patlatılıyor, sonra buharlaşmış karbon yoğunlaşıyor, ama yoğunlaştığında farklı bir şekil alıyor: bükülmüş kümes teli. | TED | أحد المواد التي يمكنها القيام بهذا هي مادة استثنائية، الكربون، والتي غيرت شكلها في هذا التفاعل الغاية في الجمال حيث يفجر الغرافيت بالبخار، وحين يتكثف الكربون المبخر، يتكثف في شكل مختلف: السياج المتشابك ملتف. |
Ve soğurken, yoğunlaşarak bulutları oluşturur. | Open Subtitles | و عندما يبرد فإنه يتكثف إلي سحاب و أخيراً إلي مطر... |
Taşıdığı su yoğunlaşarak bulut haline gelir ve yaşam saçan Muson yağmurları olarak dökülür. | Open Subtitles | الماء المحمول... يتكثف إلي سحب... ... |
Havadaki nem yoğunlaşıyor. | Open Subtitles | بخار الماء في الهواء يتكثف |
Buz yoğunlaşıyor. | Open Subtitles | الجليد يتكثف |