Bizimkinden daha büyük bütün uzaylıların gücünden büyük bir şeyin parçasıyla bizimle konuşurlar. | Open Subtitles | بأنّهم يتكلّمون معنا... كجزء من الشيء الأعظم منّا... أعظم من أيّ قوة أجنبية. |
Ölüler, bizimle daima farklı yollarla konuşurlar. | Open Subtitles | الموتى يتكلّمون دائماً معنا بطرق مختلفة. |
Çok konuşan erkeklerden hoşlanmıyorsun, | Open Subtitles | أنت لا تحبّ الرجال الذين يتكلّمون الكثير, |
Şırfıntı olarak etiketlenmek istemiyorsanız, ...çok konuşan bir erkekle yatmayacaksınız. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لئلّا نُعتبرَ صعلوكات هي ألّا نعاشرَ فتياناً يتكلّمون كثيراً. |
Ölülerin mezarlarından beri bizle konuştuklarını söylerdi. | Open Subtitles | الذي - الذي الموتى يتكلّمون إلينا من وراء القبر. |
Yanlarından geçtiğimde arkamdan konuştuklarını hissediyorum. | Open Subtitles | عندما أمرّ بهم، أشعر بهم يتكلّمون عنّي. |
Yataktayken benden bahsediyorlar mı acaba? | Open Subtitles | أعني، هل يتكلّمون عليّ حينما يكونوا بالفراش؟ |
Sanırım o konuda çok konuşuyorlar. | Open Subtitles | أعتقد فقط أنهم يتكلّمون عن هذا الأمر كثيراً |
Her zaman konuşurlar...er ya da geç. | Open Subtitles | إنّهم يتكلّمون دائماً... بالنهاية |
Her zaman konuşurlar. | Open Subtitles | -إنّهم يتكلّمون دائماً |
Bizimle konuşurlar. | Open Subtitles | يتكلّمون معنا. |
Evet,ve nedeni, televizyondaki birbirlerini nasıl öldüreceklerini konuşan evli deliler ve sen bunları dinleyip bilinçaltına yerleştiriyorsun | Open Subtitles | نعم ، والسبب أن التلفاز كان يعمل وعقلك الباطن كان يستمع إليه مجموعة من المجانين المتزوّجين يتكلّمون عن كيف يريدون قتل بعضهم البعض |
İş arkadaşları iş yerinde beraber takılan ve iş hakkında konuşan insanlardır. | Open Subtitles | ..... إنّه الزملاء هم أناس يقضون الوقت معاً في العمل و يتكلّمون عن العمل |
Kendime imkansız bir hedef koydum: Güney Hindistan'da Tamil dilini konuşan 12 yaşındaki çocuklar kendi kendilerine İngilizce biyoteknoloji öğretebilirler mi? | TED | ووضعت لنفسي هدفا مستحيلا : هل يُمكن لِأطفال يتكلّمون لغة "التَّامِيل" يبلغون من العمر 12 عاما في قرية من جنوب الهند تعليم أنفسهم التكنولوجيا الحيوية باستعمال اللّغة الإنجليزية لوحدهم؟ |
Onlar hakkında konuştuklarını duydum, onun adını zikrettiler. | Open Subtitles | سمعتهم يتكلّمون حولها، لقد ذكروه |
Hayatta kalanlardan hiçbiri bu konuda konuşmak istemiyor ve sadece çingeneler kötü ruhlardan ve şeytandan bahsediyorlar. | Open Subtitles | لا يرغب المحليّون الناجييون بالإفصاح عن الأمر، والغجريون لا يتكلّمون إلا عن الشر والشياطين. |
Çocukla konuşuyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يتكلّمون مع الفتي |