"يتمدد" - Translation from Arabic to Turkish

    • yatıyordu
        
    • genişliyor
        
    • büyüyor
        
    • genişlemesine
        
    • genişlediğini
        
    • genişletilmesi
        
    Domuzcuk orada öylece yatıyordu. Open Subtitles إلى جانب ذلك، ذلك الخنزير كان يتمدد هناك تمامًا.
    Duncan burada, derisi kanla bezenmiş yatıyordu. Open Subtitles هنا يتمدد دنكن جلده مغطى بدمه
    Evren son 10 milyar yıldır genişliyor. TED الكون يتمدد منذ العشر بلايين سنة الماضية.
    Evren, karanlık enerji denilen gizemli bir itme kuvveti tarafından gittikçe büyüyor ve hızlanıyor. TED الكون يتمدد ويتمدد وبشكل أسرع وأسرع مدفوعا بقوة غامضة طاردة تدعى الطاقة المظلمة.
    Evren kalbinin bu yöne doğru genişlemesine izin verir ...ve bence yaşadığımız bütün acıların işlevi budur. Open Subtitles و الكون يجعل القلب يتمدد هكذا أظن أن هذه هي فائدة الألم و الهم اللذان نشعر بهما
    Adı Hubble teleskobuna verilen Edwin Hubble Evren'in genişlediğini 1920'lerde keşfetmişti. Open Subtitles أدوين هابل .. والذي سُمي التلسكوب هابل بإسمه فيما بعد كان أول من إكتشف أن الكون يتمدد مؤخرا في عام 1920
    Belki de geç olmadan sadakatin genişletilmesi gerektiğini unuttuk. Open Subtitles ربما ننسى أن الولاء يجب أن يتمدد قبل أن يتم تسديده
    Biz oradan giderken Bay Farooq yerde yatıyordu. Open Subtitles عندما غادرنا، السيّد (فاروق) كان يتمدد على الأرض.
    Yani Ryan cinayet anında yerde yatıyordu. Open Subtitles إذًا (رايان) كان يتمدد هنا في وقت وقوع الجريمة.
    Genişleme yalnızca galaksiler arasındaki kara boşlukta üstün geliyor ve uzay genişliyor. TED فالثقوب السوداء التي بين المجرات هي حيث استطاع التوسع أن ينتصر والمكان أن يتمدد.
    Uzay'ın kendisi hızlanan bir tempoda genişliyor. Gökadaların büyük bir çoğunluğu bizden onlardan gelen ışığın bize asla ulaşamayabileceği kadar hızlı ayrılıyor. TED الفضاء نفسه يتمدد بوتيرة متسارعة. أغلبية المجرات تتباعد عنا بسرعة كبيرة بحيث لن يصلنا أي ضوء منها.
    Ve genişliyor. 450.000 kilometre kare çöl, orman ve dağ. Open Subtitles و يتمدد حوالى ثلاثين الف ميل مربع من جزر جبال و غابة
    Kimisi öğrenme sürecinde küçülüyor ya da büyüyor. Kimisi zaman geçse de değişmiyor. TED والبعض يتمدد أو ينكمش سريعاً في عملية التعلُّم؛ والبعض أكثر ثباتاً مع مرور الوقت.
    Bu ülkenin üçte biri isyancıların kontrolünde ve hızla daha da büyüyor. Open Subtitles مربع واحد من هذا البلد هو إقليم الثوار و يتمدد بسرعة
    Bugün çekilen tomografiye göre C5'indeki kırık düşündüğümüzden daha hızlı büyüyor. Open Subtitles إذاً تصوير اليوم يظهر أن خط الكسر في المنطقة سي 5 يتمدد أبعد مما توقعنا
    Ama dinle, evrenin kalbinin bu yöne doğru genişlemesine ve çektiğin acılardan sonra daha da büyümesine izin verdiğini duymuştum. Open Subtitles لكن، اسمعني أسمع أن الكون يجعل القلب يتمدد و يتعافى أكثر بعد المرور بكل هذا الألم
    Evet, ilk kısım 1929 yılında başlıyor. Büyük astronom Edwin Hubble'ın uzaktaki galaksilerin bizden giderek uzaklaştığını fark ederek uzayın kendi kendine esnediğini, genişlediğini ortaya koymasıyla. TED حسناً ، يبدأ الجزء الأول في الماضي في 1929 عندما أدرك الفلكي العظيم ادوين هابل ان المجرات البعيدة تتباعد في عجلة عنا بما يؤسس ان الفضاء نفسه يتمدد يتوسع
    Caldwell ve Kamionkowski Evren'in gittikçe artan bir hızla ürkütücü biçimde genişlediğini hesapladı ve bir şeyin Evren'i vakum gibi dışa doğru çektiğini fark etti. Open Subtitles كالدويل و كاميونكوسكي وجدوا أن الكون يتمدد بوتيرة متزايدة ومثيرة للجزع وأن هناك شيء ما يمتص كل شيء ويدفعه للخارج كآلة الشفط
    Bu nedenle bizler evrenin genişlediğini söylüyoruz. TED لذلك نقول أن الكون يتمدد.
    Belki de geç olmadan sadakatin genişletilmesi gerektiğini unuttuk. Open Subtitles ربما ننسى أن الولاء يجب أن يتمدد قبل أن يتم تسديده

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more