Şuna bak... aileler ve çocukları, ...okulu geziyorlar ve birlikte yemek yiyorlar. | Open Subtitles | أنظر إلى ذلك، الآباء وأطفالهم.. في الجولة الجامعية، يتناولون طعام الغداء سويًا |
Hep şeker yiyorlar ve her zaman kafaları bulanık zihinleri hep dumanlı. | Open Subtitles | يتناولون السكر على طوال الوقت مما يجعل عقولهم مشوشه على طوال الوقت |
Bunun bir kısmı doğru. Amerikalılar hiç yemedikleri kadar yağ yiyor, | TED | انها نصف الحقيقة. في الواقع، إن الأميركيين يتناولون المزيد من الدهون أكثر من أي وقت مضى، |
Japonya'da yaşayan ve standart Japon yemeklerini yiyen, standart | Open Subtitles | اليابانيون الذين يقطنون في اليابان و يتناولون الغذاء الياباني النموذجي، |
Büyük suçlular güzel yerlerde yerler ve büyük suçlar işlerler. | Open Subtitles | المجرمون الكبار يتناولون الطعام في أماكن فخمة ويرتكبون جرائم كبرى |
Benim de Yunan bir komşum vardı. Sürekli kuzu eti yiyordu. | Open Subtitles | لدي جاران يعيشان بالطابق السفلي دوماً يتناولون لحم الخاروف، |
yemeklerini yemeleri için onlara izin ver.biz de biraz yürüyüş yapalım | Open Subtitles | نتركهم يتناولون غذائهم. ونذهب نحن للتمشي في مكان ما |
Arada sırada da dışarıda yemek yediler. | Open Subtitles | وبين حين وآخر,كانوا يتناولون الطعام بالخارج. |
Şu anda karides yediklerini gerçekten hissedebiliyorum. | Open Subtitles | اظن اني استطيع ان اشعر بهم هناك وهم يتناولون القريدس |
Werner'in şatosundaki görkemli masada yemek yiyorlar. | Open Subtitles | انهم يتناولون العشاء على الطاولة الملكية في قلعة فيرنر |
Onlar gökkuşağı yiyorlar, ve kakaları da kelebek. | Open Subtitles | و جميعهم يتناولون قوس قزح و فضلات الفراشات |
Onlar gökkuşağı yiyorlar, ve kakaları da kelebek. | Open Subtitles | و جميعهم يتناولون قوس قزح و فضلات الفراشات |
Çok az kırmızı et yiyorlar ve Kuzey Amerika'daki kadınlardan daha düşük kanser oranına sahipler. | Open Subtitles | إنهم يتناولون كميات قليلة من اللحم الأحمر ولديهم معدلات منخفضة من الإصابة بسرطان الثدي من نساء أمريكا الشمالية |
-Tabii onlar da yiyor. | Open Subtitles | حسناً ، كانوا يتناولون الكثير من الفطر أيضاً |
Gösterinin sunucusu ve yıldızı birlikte akşam yemeği yiyor. | Open Subtitles | مضيفة العرض والمهمة يتناولون العشاء معاً |
Dünya beraber akşam yemeği yiyen üst düzey yöneticilerle dolu ama bizim gibi yirmi yıllık arkadaşlıkları yok. | Open Subtitles | العالم مليء بكبار المديرين والذين يتناولون العشاء معاً، لكن ليست مع الناس الذين أستمرت صداقاتهم عشرين سنة |
Paralarını nereye yatırırlar, kahvaltıda ne yerler. | Open Subtitles | المصارف التي يتعاملون معها وماذا يتناولون في الإفطار. |
İnsanlar dışarı çıkmış, kaldırımlarda akşam yemeği yiyordu. | Open Subtitles | أناس كانوا يتناولون العشاء على الرصيف |
-Akşam yemeklerini gece yarısına kadar yemediklerini duydum. -Gitmek ister misin? | Open Subtitles | ــ سمعت أنهم لا يتناولون العشاء قبل منتصف الليل ــ هل تريد أن تذهب؟ |
McGee yarı bodrum kattaydı. Abbs'le her gün yemek yediler. Aynı şey değil. | Open Subtitles | ماكغي كان في الطابق السفلي الفرعي ، طوني لقد كانوا يتناولون الغداء كل أسبوع |
Şimdi de bok yediklerini söylersin. | Open Subtitles | يمكنك معرفة ما إذا كانوا يتناولون بعض القرف. |
Erkekler bir araya gelince sadece bira içip laflamazlar biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | الرجال لا يتناولون الجعة ويضربون الجدران بالمطرقة فقط |
Ülkemizdeki ve Amerika'daki insanlar yiyip tıkınmalı, alışveriş yapmalılar ki düşünemesinler... | Open Subtitles | الناس،هنا وفي أميركا يتناولون الطعام، فقط يتناولون ويشترون |
Şef yardımcısı dışında tüm aile, yemek yerken izliyorlar. | Open Subtitles | كل العائلة ما عدا مساعد المدير يشاهدون سوية بينما يتناولون العشاء |
Tanrım, ne kötü karın ve oğlun da oradaydı tavuk ızgara yiyorlardı.. | Open Subtitles | يا الهي يا للعار زوجتك وابنك كانا هناك يتناولون الدجاج المشوي |