"يجازف" - Translation from Arabic to Turkish

    • riske
        
    • risk
        
    • göze
        
    • riskini
        
    • tehlikeye
        
    Neden bir Rus yazarı, sana bir kitap müsveddesi göndermek için Katya Orlova'nın hayatını riske atsın? Open Subtitles هلكانعليهلان يجازف برقبتها ليرسل اليك مسوده ؟
    Yani, sence ben daha çok mu riske girmeliyim ? Open Subtitles اذن ، انت تعتقد ان علي ان اكون الرجل الذي يجازف ؟
    Adam bir kahraman. Bu satıcıları içeri tıkmak için hayatını riske atıyor. Open Subtitles إنّه يجازف بحياته كي يودع هؤلاء التجار السجن
    Yani eğer onu tanısaydınız, risk almadığını da biliyor olmalıydınız. Open Subtitles أعني، لو كنت تعرفه كنت ستعلم بأنّه لا يجازف
    Adam kahrolası bir memur, risk alacağını düşünmemiştim. Open Subtitles هو موظف حكومي لعين, لم أتوقع منه أن يجازف.
    "Güneş, batıda öyle bir hayalin içine batıyordu ki... " "...kimse oraya gitmeyi göze alamıyordu. " Open Subtitles كانت الشمس تغرب على أرض لم يجازف فيها انسان
    Hiç kimse şöhretine zarar verecek başarısız tedavi riskini almak istemedi. Open Subtitles لم يرد أحد منهم أنْ يجازف للإضرار بسمعته في حالة لم ينجح العلاج.
    - Ayrıca... işverenize bir şey anlatacak... ya da karlı bir işi tehlikeye atacak değilim. Open Subtitles - وهو لا يشي بك إلى رب عملك ولا يجازف بما هو دخل جيد
    - Viyana'da karşılaştığı tehdide rağmen neden Adalind'e annesi hakkında not bırakmak için riske girsin? Open Subtitles بوضع التهديد الذي عليه هُنا في فيينا في الاعتبار، لما قد يجازف بترك مُذكِرة لاداليند عن والدتها؟
    Siz burada Berlin'de iyi zaman geçirirken o kendi hayatını her gün, insanları ve memleketi için riske atıyor. Open Subtitles هو يجازف بحياته يوما بعد يوم من اجل قومة بينما انتي تحصلين على وقت ممتع في برلين
    Geleceğini riske atıp, bir kızın bakımını üstlenip, çocuğuna Baba'yı oynamasını istemiyorum. Open Subtitles لا أريده أن يجازف بمستقبله لكي يكون بمقدوره الاعتناء بفتاة و لعب دور الأب لولدها
    Polisler riske girmek için maaş alırlar. Ben değil. Open Subtitles انهم يدفعون للشرطى لكى يجازف, ولست انا
    Kimse onun için daha fazla riske girmek istemiyor. Open Subtitles لن يجازف أحد بأي شيء من أجله بعد الآن.
    Herşeyi riske atmak istemiş o an Open Subtitles انسلوت عرف أنه قد يجازف بكل شيء .. لقد جازف بسلتطة وبلقبه ...
    Belki de sadece risk almaktan kaçmak istiyordur. Bilmiyorum. Her neyse umurumda değil. Open Subtitles ربما لا يريد أن يجازف ، لا أدري و لكن أيا كان نيته ، فأنا لا أحفل حقا
    Ve artık korkuyor! Kesinlikle risk almayacak. Open Subtitles و هو الآن خائف إنه لا يجازف ابداً
    Bu yüzden bunu her kim yaptıysa büyük risk almış. Open Subtitles فأى كان الفاعل كان يجازف مجازفة كبيرة
    Mark'ın beni korumak için göze aldığı bir risk mi bu? Open Subtitles حمام من الدم كان "مارك" مستعد لان يجازف به ليحميني؟
    Sadece bir serseri ya da numaracı satamayacakları yarı ölü mallar için yakalanmayı göze alır. Open Subtitles فقط مُتهور أو مُتكلف يجازف بالسجن من أجل نصف سلعة لا يستطيع تسويقها
    Yani kraliçen, imparatorluğa saldırmayı göze alır, öyle mi? Open Subtitles لذا، الملكة الخاص قد يجازف هجوم على الإمبراطورية، وقالت إنها؟
    Ve o an, böyle bir riski göze alamayacağına karar verdi. Open Subtitles و في تلك اللحظة قرر أنه لن يجازف بالأمر
    Bir kişi orada olup bitenler hakkında dünyaya haber vermek amacıyla savaşın kalbine gitme riskini alıyorsa, barış pazarlığına girişmiş demektir. Open Subtitles بصورة ما... عندما يجازف أحدهم للذهاب لساحة المعركة... ليوصل رسالة للعالم بما يحدث
    Ama yapmak istediğim son şey, mutasyonlu ellerimin üzerine oturmak bana bir çare bulmak için ekibim hayatını tehlikeye atarken üstelik. Open Subtitles لكنّ آخر ما أريده الآن هو الانتظار مع يديّ المشوّهتين... بينما يجازف أفراد فريقي بحياتهم في محاولة لإيجاد العلاج

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more