"يجلسون" - Translation from Arabic to Turkish

    • oturuyor
        
    • otururlar
        
    • oturur
        
    • otururken
        
    • oturanlar
        
    • oturduklarını
        
    • oturma
        
    • oturuyordu
        
    • oturduğunu
        
    • oturuyorlardı
        
    • oturan
        
    • iki
        
    • oturtup
        
    • bekliyorlar
        
    • otururlardı
        
    Onlar havalı otellerinde havuzun yanında oturuyor, gülüşüyor, içki içiyor. Open Subtitles انهم يجلسون عند البركة في فندقهم الفاخر يضحكون وشربون الخمر
    Kızlar, umutla oturuyor, hiçbir şey öğrenmiyor ve gidiyorlardı. TED فتيات يجلسون بأمل لايتعلمون شيئا ثم يغادرون
    Bunu onların yüzlerinde ve vücutlarında gözlemleyebilirsiniz. Sandalyelerine otururlar ve kendilerini küçültürler ve ellerini şu şekilde kaldırırlar. TED تراه في وجوههم وأجسامهم ، يجلسون على مقاعدهم ويجعلون من أنفسهم أصغر. ويفعلون هكذا عندما يرفعون أيديهم.
    Hayır. Popüler olmayan insanlar önde oturur. Şimdiden sonra, arka koltuklarda oturacağız. Open Subtitles كلا، فقط المهووسون يجلسون في المقدمة، من الآن فصاعداً ستجلس في الخلف
    Çıplak halde kucağınızda otururken de yardım etmek sizin alanınıza giriyor mu? Open Subtitles هل ذلك يشمل مُساعدة الناس في نزع ملابسهم بينما يجلسون في حضنك؟
    Sadece bu odada oturanlar bunu evime, bırakmış olabilir. Open Subtitles الوحيدين الذين كانوا في مكاني يجلسون في هذه الغرفة.
    Yani neden işe koyulmuyoruz - çocuklar dışında arka koltuğa başka kim oturuyor ki? TED أعني لماذا لا نفعل ذلك مع الأشخاص الذين يجلسون مع الأطفال في الخلف
    Eğer sen erkek olsaydın, diğer dört dangalak yanunda oturuyor olurdu. Open Subtitles لو كنتَ رجلاً، لكان هناك أربعة من الحمقى الآخرين، يجلسون الآن قبالتك.
    Sadece bir avuç masum insanlar.. oturuyor, hiçbiri ölü değil. Open Subtitles أنتم مجموعة من الأبرياء يجلسون في أماكنكم ولا يوجد أحد ميّت
    Öncelikle, otururlar ve belirli bir grup hastanın klinik sorununu bulalım derler. TED أولًا يجلسون ويقولون هيا بنا نحدد المشكلة سريريًا بين مجموعة معينة من المرضى
    Nasıl insanlar konuşmadan böylece otururlar ki? Open Subtitles أى نوع من الناس هذا ، يجلسون معاً بدون النطق بكلمة ؟
    Hayır. Geeks cephede oturur.[br]Şu andan itibaren diğer tarafta oturacaksın. Open Subtitles كلا، فقط المهووسون يجلسون في المقدمة، من الآن فصاعداً ستجلس في الخلف
    Onlar oturur, ben kalkarım. Open Subtitles هم يجلسون وأبقى واقفة وأحصل على النقود أولاً
    Politikacılar kıçlarının üstünde otururken, ben kıçınızı tehlikeye atmanızı isteyeceğim. Open Subtitles وبينما السياسيون يجلسون على مؤخراتهم أسألكم لوضعكم على الخط
    O ofislerde oturanlar hep öyle düşünür. Open Subtitles تعرف، الاشخاص الذين يجلسون فى مكاتبهم دائما ما يعتقدون هذا
    Kimse içeride kimin olduğunu, içeridekilerin nerede oturduklarını söyleyemez. TED لا يمكن لأحد أن يعلم من كان بالداخل لا يمكن لأحد معرفة أين كانوا يجلسون
    Çocukken oturma odasında oturup, konuşurken görürdüm bazen onları benim ihtiyara hayran kalırdım, her zaman öyle şefkatliydi ki. Open Subtitles كنت أراهم يجلسون فى غرفة الجلوس يتحدثون ويتحدثون كنت أعشق رجلى العجوز
    Ve odadaki herkes eli külotunun içinde büyükannesinin gardrobunda oturuyordu öyle mi? Open Subtitles و هل كان الجميع فى غرفة الدردشة تلك يجلسون فى خزانة جدتهم التى توجد فى الرَدْهة و هم يضعون أيديهم داخل سراويلهم؟
    Ve ilginç şey, panoramik fotoğrafta buraya giderseniz, ailenin orada hala yerde oturduğunu görürsünüz, TED و الشئ المثير هو أنه عندما نتحرك في محيط هذه الصورة, سترون أن باقي العائلة مازالوا يجلسون على الأرض,
    Açıkça, bu soru iş arkadaşlarının kafasını karıştırmıştı çünkü hemen yanında, onunla birlikte oturuyorlardı. TED هنا ارتبك زملاؤه فمن الواضح بأنهم يجلسون أمامه
    "Herşeyi bilen" insanlar, Yağmur Adam tipi bilginleri değil, evde oturan, telefon rehberlerini ezberleyen tipler değil. TED هولاء الملمين بكل شيء، ليسوا علماء على طراز رجل المطر يجلسون في المنزل لحفظ دفتر الهاتف.
    İnsanları nasıl öldüreceği konusunda oturup düşünen iki tip insan vardır. Open Subtitles هناك نوعان من الناس الذين يجلسون ويفكّرون حول كيفية قتل الناس:
    Bende bazen merakli insanları dizime oturtup uçağı yönlendirmelerine izin veririm. Open Subtitles احيانا اترك الناس المهتمون يجلسون فى كابينتى و نقود الطائرة
    Yiyebilecekleri bir şeyin sesini duyana kadar durup öylece bekliyorlar. Open Subtitles إنهم يجلسون وينتظرون حتى يسمعوا شيئا ً يشبه الغذاء
    Her pazar gelirler ve hep aynı masada otururlardı. Open Subtitles يأتون إلى هنا كل يوم أحد منذُ سنوات ودائماً يجلسون على نفس الطاولة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more