Hatta sevdiği insanları bile, ve bu yüzden babandan ayrıldım. | Open Subtitles | حتى الأشخاص الذي يحبهم, ولهذا كان يجب ان اترك أباك. |
Herkes, diğerlerinin sevdiğini söylediği, sonra kendilerinin de okuyup sevdiği bu senaryoların listesini paylaşıyordu. | TED | الجميع كان يشارك هذه القائمة من النصوص التي قال الجميع أنها تحب يقرأهم ثم يحبهم أنفسهم |
seviyor olması ara sıra onları pataklamayacağımız anlamına gelmez. | Open Subtitles | لمجرّد أن يحبهم فهذا لا يعني بأن لا يعاقبهم من وقتٍ لآخر |
- Ne de sever ya. - Eh o zaman. | Open Subtitles | .مجرد أنه يحبهم _ .سنرى بعضنا البعض لاحقاً إذن _ |
Gençlerimize ayrıca, yanıp tutuştukları şeyleri vaat ediyorlardı: Önemli olmak, kahramanlık, aidiyet ve amaç duyguları, onları kabul eden ve seven bir topluluk. | TED | كما أنهم يعدون شبابنا بأشياء يتوقون إليها: الأهمية والبطولة والشعور بالانتماء ووجود هدف مجتمع يحبهم ويقبل بهم. |
Onu cezalandırabiliriz olduğu sahtekarı görmesini sağlayabiliriz sevdiklerini öldürerek. | Open Subtitles | يمكننا معاقبته، جعله يشعر وكأنه عملية الاحتيال هو، عن طريق قتل الذين يحبهم. |
Onları pek sevmez, bunun için tam olarak gidene kadar boğazına tıkmalısın | Open Subtitles | هو لا يحبهم لذا يجب عليكى أن تجبريه على تناولهم |
Ben sadece sevdiği herkesin ölmesini görmek istemeyen normal bir insanım. | Open Subtitles | أنا مجرّد شاب طبيعي لا يريد أن يرى جميع الأشخاص الذين يحبهم.. يموتون. |
Dünyasını anılarla, ilişkilerle, seslerle, kokularla eşyalarla ve sevdiği insanlarla dolduruyoruz. | Open Subtitles | ملئ عالمه بالذكريات, الجمعيات أصوات, روائح أشياء وناس يحبهم |
O iyi biri, sevdiği insanlara çok iyi bakıyor. | Open Subtitles | إنه رجل جيد. ويهتم بالأشخاص الذينَ يحبهم. |
O iyi biri, sevdiği insanlara çok iyi bakıyor. | Open Subtitles | ويهتم بالأشخاص الذينَ يحبهم. من سوف تصدقين؟ |
Asla bir şey söylemedi, sevdiği insanları gözetirdi. | Open Subtitles | لم يقل لأحد أبداً, و أخفى هذا عن الأشخاص الذين يحبهم |
Hey, sadece soruyorum, adamım çünkü adamın Calvin onları gerçekten genç seviyor. | Open Subtitles | لقد كنت اسأل يارجل .سمعت ان كالفن يحبهم صغارا |
Çocuklar ondan korkuyor ama o tıpkı kendi çocukları gibi onları seviyor. | Open Subtitles | الأطفال يرتعبون منه لكنه يحبهم مثل أبنائه |
Ben kendim yapıyorum. Diego çok seviyor. | Open Subtitles | أنا أطبخهم بنفسى، ودييجو يحبهم كثيراً |
Onlar da Tanrı'nın kulu, Hristiyanlar onları sever. | Open Subtitles | حسنا، انهم ابناء الله أيضا والمسيح يحبهم |
Sabata onları yerde sever. | Open Subtitles | ساباتا يحبهم راقدين على الأرض |
Sonunda onlara saygı duyan, onları seven birini bulduklar İsa onların kendi değerlerinin farkına varmalarını sağladı. | Open Subtitles | وجدوا أخيرا من يحبهم ويحترمهم وجعلهم يدركون قيمتهم |
Tanıdığım en iyi adam odur ve her şeyi sevdiklerini korumak için yapar. | Open Subtitles | ،أباك، إنه أفضل رجل أعرفه ،وكل شيء يقوم به يقوم به لحماية الناس الذين يحبهم |
Sıçanlar çirkindir ve kimse sevmez... | Open Subtitles | الفئران قبيحة بالطبع , ولا أحد يحبهم. |
İnan bana, bir erkeğin yaşamında sevdiğini kaybetmekten kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | صدقني، لا يوجد ما هو أسوء في حياة الرجل من عندما يدرك أن أولئك الذين يحبهم |
Profesör bunları severdi, Bunları incelerdi. | Open Subtitles | البروفيسور كان يحبهم كان يدرسهم |
Size söyleyecekti zaten, bebeklere küçük kıyafetler giydirmeye bayılır. | Open Subtitles | انه يحبهم هولنيخبركِبهذا، لكنه يقوم بتغيير ملابسهم دائماً |
Gerçekten onlara aşık -- onlardan biri -- O bir kaz terbiyecisi. | TED | هو حقا يحبهم ــ هو الوحيد في ذلك معهم إنه الهامس للأوز |