Çok iyi anlamda, basit. Yani müziği severdi. Bolca gülümserdi. | Open Subtitles | أعني , لقد كان , وكان يحب الموسيقى , ولقد كان يبتسم كثيراً |
Seyahat etmek, tarih, sanat. Özellikle müziği severdi. | Open Subtitles | السفر ، التاريخ ، الفنون كان يحب الموسيقى على وجه الخصوص |
"Ayrıca müzikten hoşlanıyor, özellikle de... Sana Aşkımdan Başka Bir Şey Veremem, Bebeğim. şarkısından." | Open Subtitles | انه أيضاً يحب الموسيقى هذة الأغنية بالتحديد |
-Birileri müzikten hoşlanıyor galiba. | Open Subtitles | -أحدهم يحب الموسيقى -نعم |
Earl'ın kestiği çekleri imzalıyor. O da müzik sevmez. | Open Subtitles | انه يوقع فقط السيكات نيابة عن ايريل, والذى لا يحب الموسيقى ايضا. |
Senin kadar müziği seven birinin müziğe ilgisiz bir oğla ve duyamayan bir kıza sahip olması çok sinir bozucu olmalı. | Open Subtitles | فمن المُحبط لشخص يحب الموسيقى مثلك أن يكون له ولدٌ غير مهتم بالموسيقى وفتاةٌ لا يمكنها حتى أن تسمع |
Senin olduğu için değil. Septiembre, müziği sever. | Open Subtitles | ليس لأنها تخصك سبتمبر يحب الموسيقى |
Oh! müziği seviyor. Sadece kemanı tercih ediyor. | Open Subtitles | انه يحب الموسيقى غير انه يفضل العزف على الكمان |
müziği severdi, bir sürü CD'sinin olması mantıklı. | Open Subtitles | الرجل يحب الموسيقى. ذلك يجعل الامر منطقي انه لدينا الكثير من الأقراص المدمجة. |
Babam müziği severdi. | Open Subtitles | والدي يحب الموسيقى. |
Hiç kimse sadece müzik sevmez. | Open Subtitles | لا أحد فقط يحب الموسيقى. |
Klasik müziği seven bir dâhisin. | Open Subtitles | أنت عبقري يحب الموسيقى الكلاسيكية. |
- Hadi canım, herkes müziği sever. - Böyle iyiyiz. | Open Subtitles | هيا , الجميع يحب الموسيقى نحن بخير |
Herkes müziği sever. | Open Subtitles | الجميع يحب الموسيقى. |
Ama müziği seviyor. | Open Subtitles | في الحقيقة أعرف شيئاً واحداً أنه يحب الموسيقى |
Ama, müziği seviyor mu ki? | Open Subtitles | لكن أ .. أهو يحب الموسيقى بأي شكل؟ |