"يحصد" - Translation from Arabic to Turkish

• biçer
• hasat
• toplar
• biçersin

Deve dikeni diken, diken biçer.
من يرزع الصبار, يحصد شوكه

Tamam, neden doğruca Kalan'a gidip Merrin'in nanitlerini hasat etmemelerini istemiyoruz?
حسنا،لماذا لا نحاول فقط سؤال كالان أن لا يحصد نانيت ميرين؟

O zehir hasat, ama bir çare bulmak için değil. O a daha ölümcül gerginlik yaratır çalışıyor.
إنّه يحصد السم، لكن ليس لصنع ترياق، بل يحاول صنع سلالة أشدّ فتكًا.

Güneş yiyecekleri büyütür, karıncalar yiyecekleri toplar, çekirgeler yiyecekleri yer...
الشمس تساعد في نمو الطعام والنمل يحصد هذا الطعام -والدبابير تأكل هذا الطعام

İnsanlar 500 yıldır mağara kara-sağanlarının yuvalarını toplar.
لـ 500 عام ، يحصد الناس عشش "سمامات" الكهف.

Ne ekersen onu biçersin!
مثل ما يزرع الإنسان، فسوف يحصد

Ne ekersen onu biçersin.
رجل واحد يزرع والآخر يحصد.

Rüzgar eken fırtına biçer.
من يزرع الريح ، يحصد العاصفة

Bilirsin... biri eker, başkası biçer.
كما تعلم... شخص يزرع وآخر يحصد.

Rüzgar eken fırtına biçer.
"من يزرع الريح يحصد العاصفة"

Bunlar sadece taş olabilir ama ben Darkseid'ın bir silah için benzersiz özelliklerini hasat etmek istediğinden şüpheleniyorum.
قد تكون مجرد صخور... ولكن أظن أن (دارك سايد) يريد أن... يحصد خصائصها الفريدة كسلاح.

Kim ölü bedenleri toplar ki?
من قد يحصد الجثث؟

Ne ekersen, onu biçersin.
يحصد المرء ما يزرعه.