basit bir dijital kamerayi retinal kameraya donusturduk ve sonra her hasta doktoruyla uzaktan gorusme yapabilir | TED | غيرنا الكاميرا الرقمية البسيطة إلى كاميرا لشبكية العين ، ومن ثم يحصل كل مريض على فحص عن بعد يُجْريه طبيب. |
Gazetem her hafta olduğu gibi, bugün postaneye geldi. | Open Subtitles | حسناً وصلت صحيفتي اليوم إلى مكتب البريد كما يحصل كل أسبوع |
Bu Gabi ile aramızda olanlar her gün olan sıradan şeyler. | Open Subtitles | لا شيء يحصل بيني وبين غابي هذا يحصل كل يوم |
Amacımız, sığınma isteyen her 4400'ün güvenliğini sağlamak. | Open Subtitles | هدفنا ان يحصل كل الـ 4400 الذين يبحثون عن ملجأ على الامان |
Tüm burada yaşananların ne hakkında olduğunu sanıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقد من أجل ماذا يحصل كل هذا الآن؟ |
Tüm bunlar bittiğinde eve gelebilir miyim? | Open Subtitles | عندما يحصل كل هذا هل أستطيع العوده للمنزل |
Oyunun başında her oyuncu iki kâğıt alır, kâğıtlar kapalı olarak. | Open Subtitles | في بداية اللعبة يحصل كل لاعب على ورقتين مقلوبتين |
her testin sonunda bir anahtar var. Beş anahtarı da aldığımızda... | Open Subtitles | في نهاية كل اختبار, يحصل كل منّا على مفتاح و عندما نحصل على المفاتيح الخمسة |
Evet, her yıl bu vakitlerde olur. | Open Subtitles | أجل ، إن ذلك يحصل كل السنة في هذا الوقت تقريباً |
Buna gerçeğe de bağlı olarak her 150 senede bir deprem olabilir. | Open Subtitles | بالإضافة لذلك، بالواقع إنه من المفترض أن يحصل كل 150 عام. |
her yıl Noel partisinde Noel baba gibi giyinip milleti deli gibi coştururdu. | Open Subtitles | في حفلة عيد الميلاد كل عام، كان اللباس مثل سانتا كلوز، يحصل كل واحد مارس الجنس. |
Evet, elbette. her oğlan çocuğunun okuma yazma öğrenme hakkı vardır. | Open Subtitles | أجل بالطبع، يجب أن يحصل كل فتى على فرصة لتعلم الكتابة والقراءة. |
her adayın, parayı alıp İç Kesimler'e dönmeye ya da parasız şekilde | Open Subtitles | يحصل كل مرشح على 30 دقيقة ليقرر ما إن كان يريد أخذ النقود والعودة إلى الداخل، |
Bu yüzden bütün çocukların potansiyeline inanan birinci sınıf bir liderlik ekibi oluşturdum ve birlikte küçük şeylerle ilgilendik, her öğrencinin emniyetli bir dolabı olması için her kilitli dolabın şifresini tek tek elle resetlemek gibi. | TED | لذلك اخترت أحسن فريق للقيادة والذي كان مُؤمنا بقدرة الأطفال، ومعا بدأنا باستهداف المواضيع الصغيرة، كتخصيص أقفال يديوية لكل شخص لكي يحصل كل تلميذ على قفل مُؤمّن. |
Ne yazık ki, her hasta iyileşmiyor. | TED | للأسف لا يحصل كل مريض على الشفاء. |
Daha birkaç ay önce Margot ve ben vasiyetlerimizi kaza durumunda her şeyi birbirimize bırakacak şekilde ayarlamıştık. | Open Subtitles | ، منذ عدة أشهر مارغو " وأنا كتبنا وصيتنا مؤكدين " أن يحصل كل واحد منا على كل ما يملكه الآخر بحالة الحوداث |
her biri 30 ila 50 cevap alıyor. | Open Subtitles | يحصل كل واحد فيهم علي 30 او 50 رد |
Er ya da geç, her göt herif birine sahip olurdu. | Open Subtitles | فى النهاية يحصل كل أخرق على واحدة منها |
Dünyadaki Tüm paranın, dünya çocuklarına kalmasını isterdim. | Open Subtitles | كنت اريد ان يحصل كل اطفال العالم على كل المال , |
Ona şehirdeki Tüm medyayı bizimle buluşması için getirmesini söyle. | Open Subtitles | أقول له أن يحصل كل كلب وسائل الإعلام في المدينة, لتلبية لنا هناك . |