| Çok kötü şeyler geldi başına, ama bak hala buradasın. | Open Subtitles | اسمعي ، أسوأ مايمكن أن يحصل لك قد حصل فعلاً |
| vurulmanın başına gelen en iyi şey olduğu. | Open Subtitles | إصابتك بالطلق الناري كانت أفضل شيء يحصل لك |
| O zaman burada uzun bir süre kalmak zorunda kalırsın; belki başına bir kaza gelir, belki de sonsuza kadar... | Open Subtitles | إذاً ستبقى هنا لوقت كثير حتى بقية حياتك. ربما أيضاً يحصل لك حادث. |
| Bu zamana kadar sana bir şey olmaması harika, değil mi? | Open Subtitles | من الرائع أنه لم يحصل لك شيء حتى الآن، أليس كذلك؟ |
| Uçakta bir bebeğin ağladığını duyunca bunun sırf sana özel olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذا كنت في طائرة وسمعت طفلا يبكي تعتقد أن الأمر يحصل لك |
| sana oyun oynadı. Biliyorsun değil mi? Bu, başına gelebilecek şeylerin en iyisi. | Open Subtitles | لقد خذلك أتعلم ربما يكون هذا أفضل شيء يحصل لك لذلك عد إلى المنزل |
| başına bir şey gelebilir ve bu, anneni çok ama çok üzer. | Open Subtitles | قد يحصل لك مكروه و هذا قد يمزق فؤاد أمكَ |
| Sanırım insanlar başına gelecekler için endişelenmiyor. | Open Subtitles | بإعتقادي أن الناس بالحقيقة لا تهتم بما يحصل لك |
| başına ne geldiği umrumda değil ve geri döndüğümde gitmiş olmanı istiyorum. | Open Subtitles | لا أهتم بما يحصل لك و عندما أعود لا أريد أن أراك هنا |
| Ve biri seni yaralayacak ya da başına kötü bir şey gelecek diye çok korktum. | Open Subtitles | و أنا قلقة بأن يقوم أحدٌ ما بأيذائك أو قد يحصل لك شئ سئ |
| Güçlerini kaybetmen başına gelen en güzel şey oldu. | Open Subtitles | فقدان قواك كان افضل شي من الممكن قد يحصل لك |
| Yoksa çok yakında başına oldukça talihsiz bir şey gelebilir. | Open Subtitles | أو شيء ما مؤسف من المحتمل أن يحصل لك قريباً جداً. |
| Eğer seni oradan çıkarmazsam başına kötü bir şey geleceğini düşündüm. | Open Subtitles | ...وكنتُ خائفة بأن لا أخرجكِ من هناك ...شيء مكروه يحصل لك |
| Bu başına gelebilecek en kötü şey ama sen güçlüsün ve bunu atlatabileceğini biliyorum, tamam mı? | Open Subtitles | هذا أسوء شيء سوف يحصل لك لكنكِ قوية أعرفُ أنكِ قادرة على تجاوز هذا، حسناً؟ |
| sana başına gelen en güzel şey olacağıma söz veremem. | Open Subtitles | انظري.. لا أستطيع وعدك بأن أكون.. أفضل شيء قد يحصل لك |
| Program haricinde başına gelenleri önemsiyorum ayrıca yanlış yaptığına inandığımda yorum yapamama düşüncesini kabul etmiyorum. | Open Subtitles | ،يهمني ما يحصل لك خارج البرنامج وأرفض فكرة أنني لا استطيع تقديم توضيحاتي عندما أصدق |
| Söz veriyorum, sana hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim Nemo. | TED | أعدك، لن أدع أي شيء يحصل لك أبدا، نيمو. |
| Buraya sana olan arzumu gösterme bahanesiyle gelebildim. | Open Subtitles | لقد جئت هنا مع نية صريحة أن أتتمنى أن يحصل لك ذلك |
| sana asla fazladan yemek alamaz. sana kendisinin yemeğini verdi. | Open Subtitles | لم يحصل لك علي حصص أضافية من الطعام انه كان يعطيك حصته |
| sana okuyucu kazandırıyor. | Open Subtitles | إنه يجلب القراء إليك تقصد بأنك يحصل لك على الترقيات |