Bu teorilere göre insanlar baskı yüzünden görevleri aşırı analiz ediyorlar. | TED | حيث اهتموا كيف أن الضغط يجعل الناس يحللون المهمات العملية بتفصيل كبير. |
Bilim adamları çiftin yüz ifadelerini izleyip analiz ediyor. | Open Subtitles | يشاهد المراقبون و يحللون تعبيرات وجهي الزوجين |
Benim nacizane tahminime göre, onu analiz etmeye çalışanlara kendisinin olduğundan farklı biri gibi göstermeye, onları kandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | رسائله في رأيي المتواضع ، تقديرية و خداعة كمحاولة لجعل السلطات أو أي أحد الذين يحللون شخصيته |
Halen uçuş kayıtlarındaki verileri inceliyorlar, ama 605-3 hatası gibi görünüyor. | Open Subtitles | هم ما زالوا يحللون بيانات الرحلة المسجلة، لكنه يبدو مثل الخطأ605-3. |
Çalışmanı iyice inceliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يدرسون و يحللون عملك |
Kendilerini ölümüne analiz ediyorlardır. | Open Subtitles | فلابد أنهم كانوا يحللون أنفسهم حتي الموت |
Bu insanların yavaş ve özenli analiz yapan insanlar olduğu çok açık ve bunun sebebi, şehir zekâsı ve insan okumanın sizi en üstlere taşıdıgı günler poker için geride kaldı. | TED | بشكل واضح، هؤلاء الأشخاص يحللون بشكل بطيء ودقيق، وهذا بسبب أنّ اللعبة تجاوزت الأيام التي كان يمكن فيها أن يصل أذكياءٌ من الشوارع وقراءٌ إلى القمة. |