Birlikte vakit geçirmek için bahaneler uydururlar tıpkı trivia geceleri ya da halk sanatı festivali gibi. | Open Subtitles | إنهم يختلقون اعذاراً ليقضوا وقتاً مع بعضهم مثل ليالي تريفيا أو مهرجانات الفنون الشعبية. |
Bilgisayarlar uydurmazlar, insanlar uydururlar. İşte. | Open Subtitles | الأجهزة لا تختلق الأمور البشر يختلقون |
Bazı aileler, bir açıklama bulabilmek için hikâyeler uyduruyor. | Open Subtitles | بعض الأُسر يختلقون القصص ليجعلوا من بعضها منطقي |
İnsanlar bir sürü şey uyduruyor. | Open Subtitles | الناس يختلقون أشياء كثيرة |
Beni istiyor. Adamları da hep hakkımda yalanlar uyduruyorlar. | Open Subtitles | هو يريدنى لنفسه عملائه دائما يختلقون الاكاذيب عنى |
Öfkelerine yenik düştüklerinde, şiddete başvuruyorlar ve kanunlara boyun eğmek istemediklerinden de bu hikayeleri uyduruyorlar. | Open Subtitles | وكلما التهبت عواطفهم لجأوا للعنف. ولا يمكنهم الرجوع للقانون, فإنهم يختلقون هذه الخرافات. |
Ben ciddiyim. Benim kim olduğumu öğrenir öğrenmez tüm bunların uydurmaca olduğunu anlayacaksın! | Open Subtitles | أنا جادة, بعد أن تعرف من أنا, ستكتشف أنهم يختلقون كل ذلك |
Bizi mutlu etmek için hikâyeler uydururlar. | Open Subtitles | يختلقون القصص لجعنا سعداء. |
Bana hikayeler uydururlar | Open Subtitles | يختلقون القصص |
- uyduruyor. | Open Subtitles | إنهم يختلقون قصصاً |
Her şeyi uyduruyor bunlar da. | Open Subtitles | يختلقون أياً كان |
Yazılı olanlar saçmalık. Bunu onlar uyduruyor. | Open Subtitles | هذا هراء ، إنهم يختلقون قصه |
Bu insanlar yapmak istemedikleri birşeyden kurtulmak için bahaneler uyduruyorlar. | Open Subtitles | هوولاء الاشخاص فقط يختلقون الاكاذيب ليخرجوا بشيء ما |
uyduruyorlar hepsini! UFO'lar. | Open Subtitles | يختلقون ذلك الهراء أطباق طائرة؟ |
Tanrım, bu şeyleri uyduruyorlar. | Open Subtitles | يا إلهي, إنهم يختلقون هذه الأمور وحسب |
Tüm bu şeyleri inanmak için yaptılar ama hepsi de uydurmaca. | Open Subtitles | إنّهم يختلقون كل هذه الأشياء ليصدّقوا, لكن كل هذا تصنّع. |