Boş hayaller, onun ölüm korkusunu uyuşturuyor! | Open Subtitles | يخدر خوفه من الموت بهذه الخرافات. |
Ayakların için. Ayak parmakları uyuşturuyor. | Open Subtitles | من أجل قدمايّ، انه يخدر الـأصابع. |
Öyleyim de annem alkol beyni uyuşturur der. | Open Subtitles | نعم ، لكن أمي تقول أن الكحول يخدر الدماغ |
Orada bir sinir var ve doğrudan onu delme şansını yakalarsan alt ekstremitedeki hissi uyuşturur. | Open Subtitles | هناك عصب وإذا كنت محظوظة كفاية لاختراقه مباشرة أنه يخدر الاحساس في الأطراف السفلى |
Lamb, anladı ki bizim sıhhiyeci, kızları ilaçla uyuşturup tecavüz ediyor, sonra da boğazlarını kesiyordu. | Open Subtitles | لامب استوعب أن طبيبنا كان يخدر الفتيات يغتصبهم ثم يقتلهم |
Anneyi uyuşturup cenini yerlerdi. | Open Subtitles | يخدر الأم, ويأكل الجنين |
Şüphelinin kadınları nasıl uyuşturduğunu açıklayabilir. | Open Subtitles | انه قد يفسر كيف يخدر الجانى هؤلاء النساء |
Yoksa kafana taktığın eşarp beyninin o kısmını uyuşturuyor mu? | Open Subtitles | أم أن حجابك يخدر هذا الجزء من مخك؟ . |
Agatha'yı kimin uyuşturduğunu biliyorum, ve Peder Westley değildi. | Open Subtitles | أعرف من كان يخدر (أجاثا) ولم يكن الأب (ويستلي) |