Senin hapse girdiğini görmek istemiyorum, ...kimsenin hapse girdiğini görmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أراك، لا أريد أن أرى أي أحد يدخل السجن جراء هذا، يا رجل. |
Hayır, dinle. Benim, yani masum bir insanın, hapse girmesine göz yumdun. | Open Subtitles | لا , انتظر, انت تركت رجلاً بريئاً يدخل السجن |
Neyse ki finans danışmanım hapse girmeden yeterince para bıraktı. | Open Subtitles | لحسن حظي تمكن مدير اعمالي من جمع مبلغا من المال قبل ان يدخل السجن |
Kareli gömlek, çok gergin, belli ki daha önce hapse girmemiş. | Open Subtitles | قميصٌ منقش، متوتر للغاية، واضحٌ أنه لم يدخل السجن من قبل. |
Gerzek hapiste olmayı hak ediyor. Dükkan soymak hiç akıllıca değildi. | Open Subtitles | هذا الأحمق أستحق أن يدخل السجن سرقة المتجر كانت فكرة سيئة |
Ama asıl sebebi hapishaneye gitmek istemediğim içindi. | Open Subtitles | لكن الجزء الأكبر مني لم يرد أن يدخل السجن فحسب |
Bende "Ernest Kampa Gidiyor", "Ernest Hapse Giriyor" ve "Ciddi Olmanın Önemi" var, ki o sonuncusu büyük hayal kırıklığıydı. | Open Subtitles | وأحضرت أفلام "(إرنست) يذهب إلى المخيم" "إرنست) يدخل السجن"، و)... " ")المهم أن تكون (إرنست،) الذي كان فيلماً مخيباً للآمال. |
En azından bazılarının hapse girdiğini göreceğiz. | Open Subtitles | لكن على الأقل سوف نرى بعض منهم يدخل السجن. |
Chin bu sırrı o kadar uzun zamandır saklıyor ki amcasının hapse girdiğini görmektense onunla yaşamayı tercih ediyor. | Open Subtitles | (شين) كتمَ هذا السرّ لمدّة طويلة، و هو سيستمر بذلك على أن يرى عمّه يدخل السجن |
Ömür boyu hapse girmesine gönlüm razı olmadı. | Open Subtitles | ولم أحتمل رؤية يدخل السجن لبقية حياته |
Ama bu çocuğun hapse girmesine izin veremem. | Open Subtitles | لكني لا أستطيع ترك هذا الطفل يدخل السجن |
Onun hapse girmesine izin veremezsin. Rahatla, Loretta. Bugün ilk gün. | Open Subtitles | ـ لا يمكنك أن تدعه يدخل السجن ـ أهدئي يا (لوريتا)، أنه اليوم الأول |
hapse girmeden önce ağabeyim verdi. | Open Subtitles | أعطانـي إياه أخـي قبل أن يدخل السجن |
Babam hapse girmeden hemen önce bunu kamyonetinde bulmuştum. | Open Subtitles | -وجدت هذه مع أبى قبل أن يدخل السجن |
Karelik gömlek, çok gergin, belliki daha önce hapse girmemiş. | Open Subtitles | قميصٌ منقش، متوتر للغاية، واضحٌ أنه لم يدخل السجن من قبل. |
Vericom'da çalışıyor hiç hapse girmemiş. | Open Subtitles | نعم يعمل في "فيروكام" و لم يدخل السجن مطلقاً |
Ömrünün geri kalanını hapiste çürüyerek geçirmek zorunda kalsaydı gerçek şerefsizlik bu olurdu. | Open Subtitles | سوف يصبح من العيب ان يدخل السجن بقيه حياته |
Zaten babalarının hapishaneye girdiğini gördüler. Onların annelerini parmaklıklar arkasında... görmelerini gerçekten istiyor musun? | Open Subtitles | سبق أن رأوا أباهم يدخل السجن أتريدينهم أن يروا أمهم وراء القضبان؟ |
Bende "Ernest Kampa Gidiyor", "Ernest Hapse Giriyor" ve "Ciddi Olmanın Önemi" var, ki o sonuncusu büyük hayal kırıklığıydı. | Open Subtitles | وأحضرت أفلام "(إرنست) يذهب إلى المخيم" "إرنست) يدخل السجن"، و)... " ")المهم أن تكون (إرنست،) الذي كان فيلماً مخيباً للآمال. |
Dinleyin babamı uyandırırsanız yüzüme okkalı bir yumruk atar eğer öyle yaparsa, bende sana okkalı bir yumruk atarım sonra babam beni öldürür ve hapse girer. | Open Subtitles | وإن فعل ذلك فسأضربكِ في وجهكِ وإن فعلت أنا ذلك فسيقتلني ثم يدخل السجن والآن، هل تريدين أن يدخل أبي السجن؟ |
Kardeşimin aptalca bir şakadan dolayı hapse gitmesine izin veremem! Olmaz! | Open Subtitles | لن أدع أخى الصغير يدخل السجن بسبب خطأ تافه.إن هذا مستحيل |