Yapılan yeni araştırmalara göre, komaya giren insanlar çevrelerinde yaşananın farkında oluyorlarmış. | Open Subtitles | هناك دراسات حدثية تُظهر، أن الأشخاص الواقعون في غيبوبة يدركون ما حولهم |
Benim bilmem gereken ise neden burada olduklarının farkında olup olmadıkları. | Open Subtitles | ما احتاجه معرفة فيما اذا هم يدركون لم هم هنا؟ ؟ |
Kime karşı oy kullandıklarını ve bunun etkisinin ne olduğunu biliyorlar mıydı? | TED | هل كانوا يدركون ما كانوا يصوتون ضده وما أثار ذلك؟ |
Yeniliğin hem çatışma hem de çeşitlilik olmadan çok nadiren gerçekleştiğinin farkındalar. | TED | إنهم يدركون أن الابتكار لا يحدث إلا بوجود التنوع والاختلاف. |
Aslında OKB'li pek çok kişi obsesyonları ve kompulsiyonları arasındaki ilişkiyi oldukça iyi anlar. | TED | العديد من الأشخاص الذين يعانون من الوسواس القهري يدركون العلاقة بين هواجسهم و دوافعهم القهرية بشكل جيد. |
Çünkü ortalarda görünmediğinin farkına vardıklarında kimse yerini bilmiyor demektir. | Open Subtitles | لأن الجميع لا يعرف مكانك عندما يدركون إنك لست هناك |
Şu an ki nesilde çocuklara bakıp çok el bebek gül bebek büyütülüyorlar nelere sahip olduklarını bilmiyorlar, ayrıcalıklı bir nesil yetiştiriyoruz gibi şeyler düşünüyor musun? | TED | هل ننظر إلى الجيل القادم و نفكر أن أطفالنا مدللون ولا يدركون النعم التي لديهم, هل نربي جيلا ذو إمتيازات.. |
Zamanla ne olduğu anladıklarında, çok geç kalmış olacaklar. | Open Subtitles | وعندما يدركون ما حدث، يكون قد فات الأوان |
Hiçbir şey bilmediğinin farkında olan insanlar sonuçta oldukça iyi duruma geliyor. | TED | هم الأشخاص الذين يدركون أنهم لا يعرفون شيئا على الإطلاق، والذين ينتهي بهم المطاف بفعل أشياء بشكلٍ جيد. |
Demek istediğim, tehlikenin farkında değiller mi veya bunu göz ardı edecek kadar çılgınlar mı, veya ikisi birden? | TED | أعني، ألا يدركون المخاطر أو انهم مجانين كفاية لكي يتجاهلوها، أو كليهما؟ |
Neden? Bu yüzden herkes farkında, madde savaşı kimseyi korumuyor. | TED | ولهذا فإن الجميع يدركون بأن الحرب على المخدرات لا تحمي احداً. |
Uzman olduğunu iddia edenler analizlerinin sınırlılığının farkında olmalı. | TED | وأولئك من يدّعون منا انهم خبراء يجب عليهم ان يدركون حدود تحاليلنا |
Neyse ki, modern tur tasarımcıları vücudunuzun neyi kaldırıp kaldıramayacağının oldukça farkında. | TED | لحسن الحظ، مصممو المركبات الحديثة يدركون جيدا ما يمكن لجسمك والقاطرة التعامل معه. |
Birincisi, her birey sadece en yakın komşularının farkında olacak. | TED | أولا، كل الأفراد لا يدركون إلا محيطهم القريب. |
Dün yaşadıklarını ve yarın da yaşayacaklarını biliyorlar. | TED | يدركون انهم عاشوا البارحة و انهم سوف يعيشون غدا. |
Garip - en dipteler ve bunu biliyorlar. | Open Subtitles | أمر غريب , أليس كذلك ؟ انهم من قاع المجتمع و لكنهم يدركون كل شئ |
Yan işiniz olmasından doğan öğrenme ve gelişimin farkındalar. | TED | يدركون أن كل التعلم والنمو يصاحب إدارة النشاط الجانبي. |
Scott, insanlar durumun farkındalar. Güldükleri falan yok. | Open Subtitles | سكوت الناس تعرف انهم يدركون انهم لا يضحكون عليك |
Gerçek New York'lular bu insanların başka bir yerde yaşayamayacağını anlar. Bu böyle bir duygu, dalga geçmiyorum. | Open Subtitles | أهل نيويورك الحقيقيون يدركون أن من يعيشون في أي مكان آخر لابد أنهم يمزحون |
Çünkü ortalarda görünmediğinin farkına vardıklarında kimse yerini bilmiyor demektir. | Open Subtitles | لأن الجميع لا يعرف مكانك عندما يدركون إنك لست هناك |
Bu insanlar, hediye paketinin ne anlam ifade ettiğini bilmiyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لا يدركون ماذا تعني سلة هدايا هم لا يفهمون |
Paranın gittiğini anladıklarında ben bir adada olacağım. | Open Subtitles | بالوقت الذي يدركون به أنّه اختفى، سأكون أنا على جزيرة ما |
onlar hükümlünün uzunluğu olduğu kadar ağırlığının da hesaplanması gerektiğini anlamıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يدركون أن عليهم قياس الوزن أيضاً كما يقيسون الارتفاع |
Genellikle kötü insanların interneti kullanmada iyi olduğunu görürüz, teknoloji dâhisi oldukları için değil, insanları neyin teşvik ettiğini bildikleri için. | TED | تبين أن الأشرار بارعون أحيانًا في استغلال الإنترنت، ليس لأنهم بارعون تقنيًا، ولكن يدركون ما الذي يثيرُ غضب الناس. |
Daha kötüsü ise seçtiğim kurbanların insan olarak son nefeslerini... aldıklarını anladıkları andaki yüzleri. | Open Subtitles | الأسوأ حتى الآن وجه الضحايا الذين انا إخترتهم عندما يدركون انهم اوشكوا على اخذ اخر انفاسهم البشرية |
Şimdi almaya kalkarsak değerli bir şey olduğunu anlarlar. | Open Subtitles | اذا ذهبنا اليها الان, سوف يدركون بانها قيمه. |
Bir toplantıda, buluşmada ya da iş görüşmesinde, veya iki insan ortak bilgiler bildiklerini fark edince, ilerleyen bir ilişki. | TED | اجتماع أو مقابلة عمل أو مواعدة غرامية أو بعض العلاقات التي تتوطد بسبب أن الشخصين يدركون أنما يتقاسمون معلومات مشتركة. |
Etkileşimin ne olduğunu izah edebilmek için, insanları toplayıp, onlara etkileşimin nasıl hayatımızın bir parçası olduğunu göstermemiz lazım. | TED | ومن أجل شرح التفاعل، نحن بحاجة إلى حقا جلب الناس وجعلهم يدركون كيف أن التفاعل هو جزءا من حياتهم. |