Ve kıtamızda artan bir güvenin, hızlı bir değişimin olduğu bir dönemde yaşadığının farkında olmalıydı. | TED | ولا بد أنه كان يدرك أنه كان يعيش خلال فترة التغير السريع، والثقة المتنامية في قارتنا. |
Gerçek aşıkları ayırmanın günah olduğunun farkında bile değil. | Open Subtitles | إنه لا يدرك أنه يفرق بين حبيبين و إنه بذلك يرتكب خطيئة كبرى |
Conrad'ın, "Burada bir takım ciddi sorumluluklarım var." diyen, farkında bir tarafı var. | Open Subtitles | كونرد لديه ذلك الجانب الذي يدرك أنه لديه العديد من المسؤليات هنا |
Sanırım bir asteğmenle uğraştığının farkında değildi. | Open Subtitles | أظنه لم يدرك أنه يزعج ملازماً ثانياً |
Bence çoğu bunun bir kaza olduğunun farkında, Ana | Open Subtitles | أظن أن معظمهم يدرك أنه مجرد حادث |
Bence Bay Hynes yanlış şeyler konuştuğunun kendi de farkında. | Open Subtitles | أرى ان السيد "هانز" يدرك ..أنه أدلى ببيان كاذب |
Sınıf arkadaşının biçimini bozduğunun farkında mı peki? | Open Subtitles | -ولكنه يدرك أنه شـوه زميل دراسته وهذا خطـأ |
Hayır, sınıf arkadaşının "biçimini bozduğunun" farkında değil. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا لم يدرك أنه شـوه زميله |
Charlie sır saklar ve bazen bunun farkında bile olmaz. | Open Subtitles | تشارلي) يحتفظ بأسرار) و أحياناً لا يدرك أنه يقوم بذلك |
En komiği de, herifin sahanın ortasında donu aşağıda durduğunun farkında bile değildi. | Open Subtitles | الشيء المضحك هو الرجل لا يدرك أنه علي الأخضر التاسع مع سرواله حول كاحليه! |
Canlı olduğunun farkında bile değil. | Open Subtitles | هو لا يدرك أنه حي |
Hiç kimse onun burada olmadığının farkında değil! | Open Subtitles | لا أحد يدرك أنه ليس موجودًا |