- Sana istediği şekilde seslenebilir. | Open Subtitles | انه يستطيع ان يدعوكِ ما يشاء انت خائن. |
O zaman o sana istediği şekilde seslenebilir. | Open Subtitles | من حقه أن يدعوكِ بما يريد |
Bana yardım etmek ya da bana inanmak için sebebin olmadığını biliyorum ama Wyatt hakkında bilgi almam gerek. | Open Subtitles | أعرف أنّه لا يوجد سبب يدعوكِ لمساعدتي أو حتّى تصديقي "لكنّي أريد أن أعرف عن "وايت |
- Bilmiyorum, anne. Oturup babamın Seni davet etmesini ya da aramasını falan bekleyeceksen ilelebet bekleyebilirsin. | Open Subtitles | لا أعلم يا أمي ، إذا جلستي تنتظرينه يدعوكِ أو يتصل بكِ أو يخبركِ ما الذي يجب فعله |
Sana izin vermezler. | Open Subtitles | لأنهم لن يدعوكِ تذهبي اليهم |
Buraya gelmemeliydiniz. Gitmenize asla izin vermeyecekler. | Open Subtitles | لم يتوجب عليكِ المجيء لهنا إنهم لن يدعوكِ تغادرين أبداً |
Dolayısıyl Maloney davayı tekrar açmayı kabul ettiği gibi, iyimser olman için sebebin olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | لذا وافق (مالوني) على إعادة فتح قضيتكِ وأعرب أنّه لديكِ أمل يدعوكِ للتفاؤل والأمل |
Beni unut. Artık burada kalmak için hiçbir sebebin yok. | Open Subtitles | انسيني لا سبب يدعوكِ للبقاء |
Seni davet etmemesine inanamıyorum. | Open Subtitles | لم أكن أتخيل بأنه لم يدعوكِ |
Elbette Seni davet etmeyecek. | Open Subtitles | بالتأكيد أنه لن يدعوكِ إلىشئ... |
Seni davet etmedi. | Open Subtitles | هو لم يدعوكِ. |
- Bunu kullanmana asla izin vermezler. | Open Subtitles | -لن يدعوكِ تقومين بهذا |
Sana asla izin vermezler. | Open Subtitles | لن يدعوكِ |
Bu insanlar kazanmana izin vermeyecekler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لن يدعوكِ تربحين |
Gitmene hiçbir zaman izin vermeyecekler. Çözüm, sensin, Abby. | Open Subtitles | لن يدعوكِ ابداً، انتِ المفتاح يا (آبي) |
- Boşuna heveslenme Abigail. Jake'i benden almana izin vermeyecekler. | Open Subtitles | لن يدعوكِ تأخذينَ (جايك) بعيداً عني |