"يدعو للقلق" - Translation from Arabic to Turkish

    • Endişelenecek bir
        
    • endişelenecek hiçbir
        
    • korkacak bir
        
    • endişelenme
        
    • endişelenmenize
        
    • Endişe edecek bir
        
    • endişelenmene gerek
        
    • Endişeye
        
    • Önemli bir
        
    • Merak edecek
        
    • Dert edecek bir
        
    • Endişe edilecek
        
    • endişelenmeye gerek
        
    Resmi bir iş için buradayım. Endişelenecek bir şey yok. Open Subtitles أنا هنا في مهمة رسمية لا وجود لما يدعو للقلق
    Endişelenecek bir şey yok. 30 saniye duruyor, sonda kendiliğinden aşağı ineriz. Open Subtitles لا شىء يدعو للقلق ، بعد 30 ثانيه سيكمل المصعد نزوله آلياً
    Endişelenecek bir şey yok millet! Makinist gözlüklerini unutmuş herhalde! Open Subtitles لاشيء يدعو للقلق يا قوم لابد أن المُهندس نسي نظاراته
    Bana güven, endişelenecek hiçbir durum yok. Open Subtitles ثقي بي، ليس لديكِ ما يدعو للقلق.
    Sen bir dava üzerinde çalışırken oluşturduğun kişi. Hey. Endişelenecek bir şey yok. Open Subtitles الشخص الذي تتحوّلين إليه عندما تعملين على قضيّة لا يوجدُ شيء يدعو للقلق
    Bunu her sene yapar. Endişelenecek bir şey yok. Open Subtitles نعم , انه يفعل هذا كل سنة لا شيء يدعو للقلق
    Gündüz paraşüt kullanacak olmamız dışında, Endişelenecek bir şey yok. Open Subtitles ليس هناك شىء آخر نقلق بشأنه ليس لدينا ما يدعو للقلق
    Bunda Endişelenecek bir durum yok. Open Subtitles بين الأشخاص في هذا السن انه شيء لا يدعو للقلق
    Profesör'ün aile doktoru olarak Endişelenecek bir şey olmadığını söylemeliyim. Open Subtitles ...كطببيب لعائلة الاستاذ أستطيع القول أن لا شيء يدعو للقلق
    Endişelenecek bir şey yok. Şimdi herkes uyusun bakalım. Open Subtitles ليس هناك أمر يدعو للقلق والآن جميعكم، اخلدوا للنوم
    Endişelenecek bir şey yokmuş gibi konuşuyorsun. Open Subtitles انتِ تجعلين الامور و كأنه لا يوجد شىء يدعو للقلق
    Tsu-Tsu burada, Endişelenecek bir şey yok. Open Subtitles تشا تشا مادامت هنا فليس لدينا ما يدعو للقلق
    Eğer masumsa, Endişelenecek bir şey yok demektir, öyle değil mi? Open Subtitles إذا كان بريئا ، لا يوجد شيء ما يدعو للقلق ، هناك؟
    Endişelenecek bir şey yok. Ailen sadece kurbanın bir dostu. Open Subtitles لا شيء يدعو للقلق فوالديكَ مجرّد صديقين للضحية
    Gıda zehirlenmesiyse dediğin gibi Endişelenecek bir şeyin yok demektir. Open Subtitles إنّه تسمّم غدائيّ ليس هناك ما يدعو للقلق
    Weebo, endişelenecek hiçbir şey yok. Open Subtitles "ويبو " ليس هناك شيء يدعو للقلق
    Kraliyet ailesi de eşitlik yönünde oy verdi. Belki de bunda korkacak bir şey yoktur Ulrik. Open Subtitles الكل يتبنى العدالة الاجتماعية، ما من شيء يدعو للقلق
    Tatlım, endişelenme sakın. Open Subtitles يا حبيبتي، لم يكن لديك ما يدعو للقلق.
    Telefon da bir üretim aracıysa, o zaman satın alma gücüyle ilgili olarak endişelenmenize gerek yok. TED فإذا كان الهاتف يمثّل أداة إنتاج , فليس لدينا ما يدعو للقلق الى حد بعيد على القوة الشرائية.
    Endişe edecek bir şey yok demek aptalca olur. TED ومن الغباء القول أنه لايوجد شيء يدعو للقلق.
    Elbette, bunun için endişelenmene gerek yok. Open Subtitles بطبيعة الحال، لم يكن لديك ما يدعو للقلق بشأن ذلك.
    Çeşitli vesilelerle sevgilisinin babasıyla birbirlerine girmişler ki bu, ciddi Endişeye yol açmaktadır. Open Subtitles لقد تشاجر مع والد صديقته في مناسبات عديدة وهذا شيء يدعو للقلق
    - Önemli bir şey değil. Open Subtitles ليس هُناك شيء يدعو للقلق. شكراً لكِ.
    İyi ama, Merak edecek bir şey yok. Kapamam gerek. - Görüşürüz. Open Subtitles هو بخير، لا شيئ يدعو للقلق ، لكن يجب علي الذهاب
    Dert edecek bir şey yok. Open Subtitles لا شىء يدعو للقلق . هو فقط أتى ليأخذ مادته
    Sen kuruntu ediyorsun. Endişe edilecek birşey yok. Open Subtitles انت تتخيل الأشياء لا يوجد شيء يدعو للقلق
    endişelenmeye gerek yok. Open Subtitles ولكن، لم يكن لديك ما يدعو للقلق.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more