Bana bilgileri hazırladığını, müşteriyle oturduğunu ve bunun kendisiyle alakalı değil, kişisel değil, müşteriyle alakalı olduğunu söyledi. | TED | قالت أنها جهزت المعلومات ومن ثم جلست مع العميل قالت لا يدورُ الأمر حولي، و ليس الأمر شخصياً، بل يدور حول العميل. |
“The Matrix” tamamen cazibe ile alakalı bir film. | TED | إذاً، الماتريكس هو فيلم يدور حول الروعة |
Ve bana göre, yeni iş işletim sistemimiz üç öğe etrafında dönüyor: özerklik, ustalık ve amaç. | TED | وكما أراه فنظام التشغيل هذا في العمل يدور حول ثلاثة عناصر: الاستقلالية والبراعة ووجود غاية. |
Şu anda ana gemi hala Mars etrafında dönüyor. | Open Subtitles | حتى الآن ، هيكل المركبة مازال يدور حول المريخ |
Bu, gerçek bir yıldız etrafında dönen gerçek bir gezegenin görüntüsü. | TED | هذه صورة لكوكبٍ حقيقي يدور حول نجمٍ حقيقي. |
Ama şu açıdan bakın. Bu kuyruklu yıldız, güneşin yörüngesinde saniyede 32 km hızla dönüyordu. | TED | على كلٍ، فكروا بالأمر. هذا الجرم يدور حول الأرض بسرعة ١٠ أميال في الثانية، ٢٠ ميلاً في الثانية. |
Bu yüzden, deri rengi uyumsal bir özellikten biraz daha fazlası, Güneş çevresinde dolanan bir kaya parçasında yaşayan bizler için | TED | لذلك، البشرة هي أكثر قليلاً من مجرد سمة تكيّف للعيش في كوكب يدور حول الشمس. |
Aramızda kalsın ama, kızla alakalı bir şey değil. | Open Subtitles | حسناً , بينى و بينك الموضوع يدور حول فتاة |
Bunun "10. senfoni" ile alakalı olduğunu biliyorum | Open Subtitles | أعرف أن ذلك يدور حول السيمفونية العاشرة ولكن الامر يبدو أكثر من ذلك |
Bu sorun insanın kendine duyduğu saygıyla alakalı gibi. | Open Subtitles | يبدوا ان هذا الاضطراب كله يدور حول احترام الذات |
Ama bu nasıl kaybolduğuyla alakalı, ölümüyle değil. | Open Subtitles | لكن كل هذا يدور حول كيف هو مفقود و ليس ميت |
O büyük, o güzel, o dünyanın etrafında dönüyor, evrenin senin etrafında dönmediğini kanıtlıyor. | Open Subtitles | انه يدور حول الارض ليثبت مرة أخري أن الكون لايدور حولك انه ذو طلعه بهيه, اذا سألتني |
Aslında, bütün dünya, bütün zaman kavramı, Brett Hopper'ın etrafında dönüyor, çünkü sen çok özelsin. | Open Subtitles | أساسا, العالم كله, وصلب مفهوم الزمن, يدور حول بريت هوبر, لأنك مميز جدا. |
Galaksimizdeki her şey, Güneş Sistemimiz de dahil bir süper kütleli karadelik etrafında dönüyor. | Open Subtitles | فكلّ شيء في مجرتنا بما في ذلك نظامنا الشمسيّ يدور حول ثقب أسود ضخم جداً |
51 Pegasi yıldızı etrafında dönen bir gaz devi keşfettiklerini açıkladılar. | Open Subtitles | أنهما قد اكتشفا كوكبًا غازيًا "عملاقًا يدور حول النجم "51 بيجاسي |
Küçüldüğünde kollarını dışarı doğru uzatıp içe doğru çeken ve kendi etrafında dönen bir artistik patinajcı gibi dönüş hızını artırmış. | Open Subtitles | ..كلما تقلص يصبح مثل متزلج يدور حول نفسه تمتد أذرعه ثم يسحبها |
Ben şimdi Vesta'ya çift tıklıyorum ve işte Vesta'nın yörüngesinde Dawn var. Bu tam şu anda oluyor. | TED | لذلك سأقوم فقط بالنقر بشكل مزدوج على فيستا، وهنا لدينا داون وهو يدور حول فيستا، وهذا يحدث الآن. |
İnsanoğlu aya gidiyor. İnsanoğlu gezegenin çevresinde dönüyor. | Open Subtitles | عالم يسير فيه الإنسان على القمر و يدور حول الأرض |
Duygular simgeledikleri havanın fiziksel karakterlerini üstlenirler, yani güneşli bir günde elde edilen duygu ifadeleri güneşin bir parçasıymış gibi etrafta fırıl fırıl dönüyorlar. | TED | في الطقس، تحمل المشاعر الصفات الفيزيائية للطقس الذي يمثلونه، بحيث تكون تلك المجمعة في يوم مشمس يدور حول شئ مثل أنه جزء من الشمس. |
Para ile ilgisi yok bunun. Sadece sanat. | Open Subtitles | .والأمر ليس حول جني المال .بل يدور حول الفن |
Yani, ilk büyük soru kontrol ile ilgili. | TED | لذا فالسؤال الأول الهام يدور حول السيطرة. |
Yani bizim Güneşimiz dışında herhangi bir yıldızı yörüngesindeki gezegenler dış gezegen ya da güneş dışı gezegen oluyor. | TED | بمعنى أن أي كوكب يدور حول نجم بخلاف شمسنا يسمى كوكبا خارجيا، أو كوكب خارج المجموعة الشمسية. |
Komik. Ben bunun yaratma gücüyle ilgili olduğunu düşünmüştüm. Bunu kendimde hissetmiştim. | Open Subtitles | لطالما تخيّلتُ أنّ الأمر يدور حول قوّة الإبداع، فقد شعرتُ بذلك بنفسي. |
İster inan ister inanma, dünya senin sikinin etrafında dönmüyor. | Open Subtitles | صدق هذا أو لا تصدقه بان العالم هذا لن يدور حول عضوك الذكري |