Diğer adam daha kısa, takım elbiseli. Aslında takım değil de yelekli. | Open Subtitles | وكان الرجل الآخر أصغر ، يرتدي حلّة ليستَ حلّة فعلاً ، بل سترة |
takım elbiseli biriymiş. | Open Subtitles | لقد تم التغلب عليهم، بواسطة رجل واحد، يرتدي حلّة |
Yaşlı bir adam, gri takım elbiseli birinin iki cinayet alanından da ayrıldığını görmüş. | Open Subtitles | الآن، نفس المواطن العجوز يرتدي حلّة رمادية، شُوهد يهرب من الموقعين |
Görünüşe bakılırsa, takım elbiseli bir adam yüksek kalibre silahla yoldan çıkarmış. | Open Subtitles | على ما يبدو، رجلاً يرتدي حلّة أطلق عليهم النار، في الطريق بسلاحٍ من العيار الثقيل سأذهب إلى مكان الجريمة |
takım elbise giyiyor. | Open Subtitles | كانت (روكسان) تستطلع جنوباً، وكان يقف وسط البحر إنّه يرتدي حلّة |
Hiçbir şey bilmiyorum. Tek başına, takım elbiseli bir adam işte. | Open Subtitles | لقد رأيت رجلاً وحيداً، فحسب يرتدي حلّة |
Tanık takım elbiseli ve beyaz gömlekli birini oradan ayrılırken gördüğünü söylemiş. | Open Subtitles | يوجد شاهد ذكر رؤية رجل يرتدي حلّة وقميص .... أبيض يرحل عن مسرح الجريمة، لذا |
Dur tahmin edeyim. takım elbiseli bir adam. | Open Subtitles | دعني أُخمن رجلاً يرتدي حلّة |
- Tabii şimdi takım elbiseli bir katil oldu. | Open Subtitles | لكنه الآن، قاتل يرتدي حلّة |
- takım elbiseli uzun boylu bir adamla kesinlikle Ruslarla birlikte değil adam. | Open Subtitles | -رجلٌ طويل، يرتدي حلّة ... |