| Listedeki ilk madde. Cumartesi günkü Lakers maçına kim gitmek istiyor? | Open Subtitles | أول شيء في القائمة من يريد الذهاب لمبارة الليكر هذا الخميس؟ |
| Her şey düzelecek. Kim Paulie amcaya gitmek istiyor? | Open Subtitles | كل شيء سيكون على ما يرام من يريد الذهاب إلى العم بولي؟ |
| Şimdi, kim yeni marka sikik bir Dünya alışverişine gitmek ister? | Open Subtitles | الآن، من يريد الذهاب للتسوق من العلامة التجارية للعالم اللعين الجديد؟ |
| San Francisco'ya gitmek isteyen var mı? | Open Subtitles | هل هناك من يريد الذهاب إلى سان فرانسيسكو ؟ أنا سأذهب |
| Beckett mahkemeye gitmek istemiyor. | Open Subtitles | باكت ، لا يريد الذهاب إلى المحكمة لماذا لا نعوّضه ؟ |
| James, biraz önce okula yalınayak gitmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | جيمس قرر لتوه بأنه يريد الذهاب حافٍ للمدرسة |
| Bildim. N'aber? Maçlara Tel de gelmek istiyor, değil mi Tel? | Open Subtitles | نعم كيف حالك يقول انه يريد الذهاب الى اللعبة |
| Her şey düzelecek. Kim Paulie Amcaya gitmek istiyor? | Open Subtitles | كل شيء سيكون على ما يرام من يريد الذهاب إلى العم بولي؟ |
| - Seviyorum ama bizimki çizgi romancıdaki o salak partiye gitmek istiyor. | Open Subtitles | إنه يريد الذهاب للحفل في متجر الكتب المصورة |
| Jill tutulmuş görünüyordu, Peter'sa eve gitmek istiyor gibi. | Open Subtitles | و بدت لي مسحورة لكنه بدى لي أنه يريد الذهاب الى المنزل |
| Benim de bir yanım gitmek istiyor fakat annemi üzmek istemiyorum. | Open Subtitles | , هناك جزء مني يريد الذهاب لكنني لا أريد أن أخيب أمي |
| Almanya'ya gitmek ister, yani ona bir pasaport alabilirseniz... | Open Subtitles | يريد الذهاب إلى المانيا لذا إن إستطعت أن تحصل له على باسبورت.. |
| Şu çiftliği kontrol etmemiz lazım. Kim gitmek ister? | Open Subtitles | علينا التحقق من تلك المزرعة من يريد الذهاب ؟ |
| Yani, bir yere gitmek isteyen olursa gidebilir. | Open Subtitles | هل تعلم؟ مثلاً ، إن كان هناك من يريد الذهاب لأيّ مكان فيجب أن نذهب معه |
| Eğer evine gitmek isteyen varsa günün geri kalanı için geçici eleman çağırabilirim. | Open Subtitles | إذا أحد منكم يريد الذهاب إلى البيت سأتصل بطاقم العمل المؤقت لبقية اليوم, إتفقنا؟ |
| Cuma akşamı parti var ve kimse benimle gitmek istemiyor. | Open Subtitles | هنالك حفلة رقص ليلة الجمعة و لا أحد يريد الذهاب معي |
| Neden o dövüşe gitmek istediğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | افهم لماذا يريد الذهاب الى النزال ارغب بالذهاب بنفسي |
| Pekala, kim benimle, yeni ödünç arabamla gezmeye gelmek ister? | Open Subtitles | الآن، والذي يريد الذهاب لركوب معي في بلدي القمري الجديد؟ |
| Harvey, Sarışın Fıstık'ı önerdi, ama doktor Eddie'nin yerine gitmek istedi. | Open Subtitles | هارفـى" أقترح" "أن نذهب إلى "بلونـدى لكن الطبيب كان يريد الذهاب "إلى "إيـدى |
| Onu bildim bileli biyerlere gitmek istemez. | Open Subtitles | كل ما سمعته دائماً أنه لا يريد الذهاب لأى مكان ما خطبك ؟ |
| Eğer gitmek istiyorsa, benim yerimi bile alabilir! | Open Subtitles | إذا كان يريد الذهاب لهذه الدرجة بأمكانه أن يأخذ مكانى |
| Londra'ya gitmek istiyormuş ve Grup-Bhangra'da çalacakmış. | Open Subtitles | هذه عبارة قاسيه يريد الذهاب للندن ليلتحق بفرقه بانجرا |
| Kim Elastigirl kılığında alışverişe çıkmak ister ki? | Open Subtitles | من يريد الذهاب والتسوق بهذا الزي اتفهمين قصدي ؟ |
| İşte dedim, kurbağayı gitmek istediği yere götürecek şey. | TED | فقلت، هناك طريقة لإيصال الضفدع إلى الأعلى حيث يريد الذهاب. |
| Düşünebiliyor musun, bir an önce Bağdat'a gitmek istiyordu. | Open Subtitles | تخيلي يريد الذهاب إلى بغداد تذكرة لبغداد؟ |
| Belki gitmek istiyordur. | Open Subtitles | ربما كان يريد الذهاب |