"يستحقها" - Translation from Arabic to Turkish

    • hak
        
    • layık
        
    • hakediyor
        
    • buna değer
        
    • değmez
        
    • haketmiyor
        
    Ona bir şans tanımamanız yanlış. Bunu herkes hak eder. Open Subtitles أنت تخطئين إذا لم تعطها فرصة أخرى ، الجميع يستحقها
    Her ne kadarsa hiç bir servet bu kadar hak edilemezdi. Open Subtitles مهما كان ، لا ثروة يمكن أن يستحقها شخص أكثر منكِ.
    Editörlerden oluşan takımımız..., ...erkeklerin hak ettiği mutluluğa ulaşabilmesini kendilerine amaç edindiler. Open Subtitles فريقنا يتكون من المحررين هدفهم الوحيد إيصالك ،للسعادة التي يستحقها كل الرجال
    Değerini anlamıyorsa ona layık değildir. Open Subtitles إذا كان لا يرى كم هي عظيمة، فإنه لا يستحقها
    Geri dönüp ona hak ettiği hayatı vereceğim, zorla yaşadığı hayat değil. Open Subtitles وأنا سوف أعود وأمنحه الحياة التي يستحقها ليس الحياة التي أُجبر عليها
    Öğrendiğim dikkat ve herkesin hak ettiği kaynaklarla ilgili olduğuydu. TED ما تعلمته أن هناك علاقة بين المبالاة والموارد وأن الجميع يستحقها.
    Bence Hawaii'li adam hak etmişti. Open Subtitles لأني ظننت أن ذلك الرجل من هاواي كان يستحقها.
    Sadece bunu hak eden bir iş adamı çıktığında... Open Subtitles هل هذا.. يتم إعطاؤها فقط للشخص الذي يستحقها..
    hak ettiğinden çok daha az bir şey. Open Subtitles هذة خسارة بحق الجحيم اقل بكثير مما يستحقها
    Evet, ama bunu hak etmediğinden emin değilim. Open Subtitles ولكننى لست واثقة تماما من أنه كان لا يستحقها فعلا
    hak ettiği tüm fırsatları alacak. Open Subtitles انه سوف يحصل على كل الفوائد التى يستحقها.
    Her erkeğin hak ettiğinden daha tatlı olan bir kadını olması şerefine. Open Subtitles والى المرأة الاكثر جمالا لكى يستحقها اى رجل فى العالم
    Tamam, Bobbo ona ver. hak ettiğini sen de biliyorsun. Open Subtitles حسنا, أعطه إياها يا بوبو فأنت تعلم أنه يستحقها
    Bu onur ve ödüller yalnızca ona verilmekle kalmayacak hak eden herkesin üzerinde parlayacak. Open Subtitles علامات النبالة مثل النجوم تشع على كل من يستحقها
    Bu onu hak ettiği yere taşır. Open Subtitles سيضعه هذا حيث يجب ان يكون يجني الاموال التي يستحقها
    Aileme hak ettikleri hayatı vermek istedim. Open Subtitles أريد فقط أن يعطي عائلتي الحياة التي يستحقها.
    Kardeşine hak ettiği huzuru vermenin zamanı geldi. Open Subtitles حان الوقت الذي تعطي فيه أخوك الراحة التي يستحقها
    Ama geçen hafta, Roger hayatına baktı ve dedi ki "Buna layık değilim." Open Subtitles و لكن فى الأسبوع الماضى .. نظر روجر الى حياته و رأى أنه لا يستحقها
    O bunu tek başına alacak, ve onu hakediyor. Open Subtitles هو الوحيد الذي يحصل عليها، وهو يستحقها
    - Ve Ray buna değer. Tamam mı? - Tamam. Open Subtitles وهو يستحقها حسناً حسناً
    - Buradan doğru bankaya giderim. - Siktir et, değmez. Open Subtitles سأذهب الى المصرف الان ـ انه لا يستحقها ـ
    Yani daire onda kalıyor. Gerçi haketmiyor. Open Subtitles سيحتفظ بالشقة برغم أنه لا يستحقها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more