"يستطيع أن يجد" - Translation from Arabic to Turkish

    • bulamaz
        
    • bulamayan
        
    • bulamıyor
        
    Slugworth buraya girebilse bile, hiçbirşey bulamaz. Open Subtitles حتي لو دخل سلجورث هنا فلن يستطيع أن يجد شيئا
    Bu adam daha salondaki kanepeyi bile bulamaz. Open Subtitles لا يستطيع أن يجد الأريكة فى غرفة المعيشة
    Uğraşlarına rağmen panzehiri bulamaz. Open Subtitles لكن "امبارو" لم يستطيع أن يجد... ... الدواء
    Camdan ayakkabı giyen kızı bulamayan prensin hikayesini seviyorum. Open Subtitles أحبّ قصةالأميرالذي لا يستطيع أن يجد السيدة التي لبست النعال الزجاجية
    Cam ayakkabılar giyen bayanı bulamayan prensi seviyorum ben. Open Subtitles أحبّ قصةالأميرالذي لا يستطيع أن يجد السيدة التي لبست النعال الزجاجية
    Babam bana; "İş bulamayan, yeterince aramıyordur" derdi. Open Subtitles والدي دائماً يقول "أي أحد لا يستطيع أن يجد عملاً، فهو لم يبحث بجدّ"
    Hey Dostum, Jessie kayıp ve kimse onu bulamıyor. Open Subtitles يو، المتأنق، المفقود جيسي ولا أحد يستطيع أن يجد لها.
    Kimse evraklarını bulamıyor. Open Subtitles لا أحد يستطيع أن يجد وثيقة بهذا الخصوص.
    Uğraşlarına rağmen panzehiri bulamaz. Open Subtitles لكن "امبارو" لم يستطيع أن يجد... ... الدواء
    Peki araba yıkama işinin başında durması için sana başka bir Danny bulamıyor mu? Open Subtitles وهو لا يستطيع أن يجد لك (داني) آخر حتّى يشغل مغسلة السيارات؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more