Tarihin yazdığına göre şehrin anahtarını alan kişi şehrin Çelik Adam'ı olur. | Open Subtitles | ويقول التاريخ من يستلم المفتاح يصبح ''رجل من فولاذ'' هذه المدينة |
En fakir çocuğu bulmak için öğlen yemeği için dağıtılan kuponları alan çocukları buldum. | Open Subtitles | في الحقيقة كنت أستطيع أن أرى أي طفل يستلم كبونات وجبات الغداء التي يوزعونها في المدرسة |
Ölüm tehditleri aldığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تعلم أنه كان يستلم تهديدات بالقنل؟ |
Evet, buraya bir parça kağıt koyuyorsunuz ve yapıyorsunuz, tıpkı, bir telefon görüşmesi gibi ve arkadaşınız aynı resimde bir başka kağıt parçası alıyor. | Open Subtitles | نعم،يمكنك أن تضع ورقة هنا وتقوم باتصال هاتفي وسوف يستلم صديقك صورة بنفس البيانات |
Onun postasını alırken Carrie'ninkini de alabilirim. | Open Subtitles | وكاري تركت لها في المنزل، حتى أستطيع أن يستلم السلعة عندما أحصل على البريد لها في وقت لاحق. |
Bunu zaten belirtmiştim ama düşmanın çizimleri hala almamış olma ihtimali var. | Open Subtitles | لقد قلت منذ قليل , أن هناك احتمال بأن العدو لم يستلم المخططات بعد |
Gazeteyi alacak, çiçeklerimi sulayacak, Dave'imi besleyecek ve bakacak birisi. | Open Subtitles | يستلم الأوراق , يسقى الزرع يمشى ويطعم ديف الصغير |
Ya mesajı almış fakat seninle aynı şekilde düşünmüyordur veyahut mesajı almamıştır. | Open Subtitles | إمّا إنّ الشّخص حصل على الرّسالة ولم يُبادل المُرسل نفس الشّعور، وإمّا أنّه لم يستلم الرّسالة. |
Çünkü son 48 saattir çalışan sensin ama maaşı alan benim. | Open Subtitles | لإنك انت من كان يعمل خلال 48 ساعة الماضية وانا لازلت الشخص الذي يستلم الراتب |
Tahliye öncesi terapi programımızı tamamlayan ilk mahkûm olduğun için broşürümüzü alan ilk kişi olacaksın. | Open Subtitles | بما أنك أول سجين يكمل برنامج علاجنا قبل الإفراج أنت أول من يستلم كتيبنا |
Bu mesajı alan her kimse lütfen UUAB ile bağlantıya geçsin. | Open Subtitles | ،لأي أحد يستلم هذة الرسالة رجاء إتصل بوكالة الفضاء دعهم يعلمون أننا أحياء |
Bu mesajı alan her kimse lütfen UUAB ile bağlantıya geçsin. | Open Subtitles | ،لأي أحد يستلم هذة الرسالة رجاء إتصل بوكالة الفضاء دعهم يعلمون أننا أحياء |
Günde binlerce e-posta aldığını söyledi. | Open Subtitles | لقد قال انه يستلم الف رسالة الكتروية في اليوم |
Eğer sırt ağrısından doktora giderseniz, omurga cerrahisi yaparak 5000 dolar ya da fizyoterapisti görmenizi söyleyerek 25 dolar aldığını bilebilmek istersiniz veyahut aynı miktar ödendiğinde neyi önerdiğinin bir önemi kalmaz. | TED | إذا راجعت طبيبك بسبب ألم في الظهر، قد تريد أن تعرف هل يدفع له 5000 دولار ليجري عملية العمود الفقري مقابل 25 دولار ليحولك إلى العلاج الطبيعي، أو إنه يستلم نفس المبلغ مهما كانت إرشاداته. |
Sean, mesajını aldığını doğrulayıp, sistemin durumunu bildirir bildirmez, ...fırlatılmaya hazır yedi kişilik bir gama grubu var. | Open Subtitles | هناك فريق مستعد للإقلاع حالما يؤكد "شون" أنه يستلم رسائلنا ويؤكد حالة النظام - عشرون ثانية - |
Çocuk bir yüklemeyi alıyor, sonra da bowlinge mi gidiyor? Big D's gürültülüdür, ucuz bir sürtme noktası, dolandırıcı ve üçkâğıtçıların iş alıp da yakalanmaması için de mükemmel. | Open Subtitles | يستلم الفتى شحنة، ثم يذهب للعب البولينغ؟ |
Eğer beyninde iki ses varsa vahşi olan kontrolü ele alıyor. | Open Subtitles | إذا كان هناك صوتين في رأسه فإن العنيف يستلم الدفة |
Çünkü geçen hafta bu adamdan bir paket alırken görülmüş. | Open Subtitles | لأنّه تمّ رؤيته في الأسبوع الماضي وهُو يستلم طرداً من هذا الرجل. |
Shane en son kuru temizleyiciden üniformasını alırken görülmüş. | Open Subtitles | اخر مره رأي احدهم شاين كان يستلم ملابسه الرسميه من المغسله |
Ne kendisi, ne de şirketi böyle bir çek almamış. | Open Subtitles | وأنه لم يستلم هذا الشيك لاهو ولا شركته |
Hiçbiri bir disk almamış. | Open Subtitles | لمْ يستلم أيّ واحدٍ منهم قرصاً. |
Tutuklamayı yapınca parasını alacak. | Open Subtitles | عندما نقوم بالقبض عندها سوف يستلم أمواله |
Ya mesajı almış fakat seninle aynı şekilde düşünmüyordur veyahut mesajı almamıştır. | Open Subtitles | إمّا إنّ الشّخص حصل على الرّسالة ولم يُبادل المُرسل نفس الشّعور، وإمّا أنّه لم يستلم الرّسالة. |