İş görüşmesi yapacağımı söyleyip anca kaçabildim. Babasının hoşuna gitmedi tabii. | Open Subtitles | ،إنهم لايدعونني أهرب لأجري مكالمة للعمل والأمر الذي لم يسعد والدها |
Kuzenimin hoşuna giderse eğer, ben de keyif alacak başka bir şey düşünemiyorum. | Open Subtitles | إن كان ذلك يسعد قريبتي فما من شيء سأستمتع به أكثر من ذلك |
Bu harika bir haber albayım. Çocuklar çok sevinecek. | Open Subtitles | . كولونيل ، هذا عظيم . سوف يسعد أطفال كثيرين |
Seni görünce çok mutlu olacaktır! Hadi, gidelim. | Open Subtitles | سـ يسعد كثيراً إذا رآك هـــــيا بــــــنا إلى المـــــــــنزل |
Lannister ordularının kumandanı görevinin ışığında baş kumandan görevini de üstlenmen kralı çok memnun edecek. | Open Subtitles | "فى ضوء موقعك كقائد لجيوش آل "لانيستر يسعد الملك أن تخدم كوزير للحربية |
Evlenmek, aileni de mutlu eder derler, değil mi? | Open Subtitles | يقولون أن الزواج يسعد الآباء أيضاً ، أليس كذلك ؟ |
Ona neden böyle yaptığımı bilmiyorum. Adam beni her gördüğünde çok seviniyor. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا أتصرف هكذا معه الرجل دائماً يسعد لرؤيتي |
Göbekli, laf kaslara gelince, hoşuna gitmiyor. | Open Subtitles | إن ذا الكرش هذا لا يسعد كثيراً حين ينتقل الحوار |
Bayan Woodhouse'un hoşuna gidecek hiçbir şey söyleyemem. | Open Subtitles | ليس عندي شيء أقول من شأنه أن يسعد الآنسة (وودهاوس) |
Annesinin hoşuna gider. | Open Subtitles | من شأن ذلك أن يسعد والدته. |
Bunun Georgia'nın hoşuna gideceğini sanma. Yine de, Riley'nin tekniklerine bi göz atman gerekebilir. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هذا سوف يسعد (جورجيا) رغم أنني أحب أن القي نظرة على تقنيات (رايلي) |
Bu Slick'in hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | سليك) لن يسعد بهذا) لا, لن يفعل |
Josh bunu öğrendiğinde hiç de hoşuna gitmeyecek. | Open Subtitles | (جوش) لن يسعد حين يعلم بهذا الأمر. |
"Doğru adam alınan öcü görünce sevinecek." | Open Subtitles | "الصالح يمكنه أن يسعد عندما يرى الإنتقام |
-Baban da seni gördüğüne çok sevinecek. | Open Subtitles | والدك سوف يسعد لرؤيتك _. |
Klaus'u en çok mutlu eden şey bir öğleden sonra boyunca kafasını kitapların içerikleriyle doldurmaktı. | Open Subtitles | ولم يكن هناك أى شئ يسعد كلاوس أكثر من من أن يمضى وقت العصر كله وهو يملئ رأسة بمحتويات الكتب |
Bunny, babanı en çok mutlu eden şey neydi biliyor musun? | Open Subtitles | باني، هل تعرف ما هو أكثر مل كان يسعد والك؟ |
Lannister ordularının kumandanı görevinin ışığında baş kumandan görevini de üstlenmen kralı çok memnun edecek. | Open Subtitles | "فى ضوء موقعك كقائد لجيوش آل "لانيستر يسعد الملك أن تخدم كوزير للحربية |
Senin gibi bir büyücüyü bana gönderdiği için de çok memnun olmuştur. Komik. | Open Subtitles | -وهو يسعد بأن يرسل ليّ شخص ساحر مثلك |
Bu Mima'yı mutlu eder çünkü senin çok zeki biri olmanı istiyor. | Open Subtitles | هذا يسعد جدتكَ كثيراً لأنها تريدكَ أن تكون ذكي |
Misty'yi ne mutlu eder? | Open Subtitles | ما الذى يسعد ميستــــى ؟ |
Adam beni her gördüğünde çok seviniyor. Neyse, bunu dert edemem. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا أتصرف هكذا معه الرجل دائماً يسعد لرؤيتي |