Bu da halkı imparatora sadık olmaya bunu sağlayan imparatorlarının yüce biri olduğunu görmeye teşvik ediyordu. | Open Subtitles | و كانوا يشجعون بالطبع على التحلي بالولاء و رؤية مدى عظمة امبراطورهم الذي أمدهم بكل هذه الامور |
Tüm büyük sağlık kuruluşları görünüşe göre savaştıkları bu hastalık neyse, doğrudan onlarla bağlantılı olan bu gıdaları yemeleri konusunda teşvik ediyor. | Open Subtitles | يبدو بأن كل منظمات الصحة الكبيرة يشجعون الناس لتناول نفس الأطعمة المتصلة بالأمراض، التي مِن المفترض أنهم يكافحونها. |
Şarkılar ve danslar eşliğinde Huanglar karabatakları suya dalmaları için teşvik ediyorlar. | Open Subtitles | ال "هوانق" يشجعون الطيور على النزول إلى الماء |