Bence hasta, çocuklarinin korktuklarini bilmedigi zaman daha iyi hissediyor. | Open Subtitles | أظن أن المريض يشعر بتحسن لو أنه عرف ان أبنائه ليسوا خائفين |
Paul Crewe kendini daha iyi hissediyor olmalı çünkü oyuna giriyor. | Open Subtitles | ,يبدو أن "بول كرو" يشعر بتحسن .لأنه يرجع الى اللعب |
Daha iyi hissettiğini söyledi. Erken dönebilirmiş. | Open Subtitles | قال أنه يشعر بتحسن وسيآتى مبكراً. |
Umarım Carlito daha iyi hissediyordur. | Open Subtitles | آمل أن كارليتو يشعر بتحسن. |
Ona daha iyi hissettirmek için burada değilim, ve seni de daha iyi hissettirmek için burada değilim Tom. | Open Subtitles | لستُ هُنا لأجعله يشعر بتحسن (ولستُ هُنا لجعلك تشعر أنت أيضاً بتحسن يا (توم |
Belki de kitabın yazarı sadece kendini iyi hissettirmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | ربما مؤلف الكتاب حاول فحسب أن يجعل نفسه يشعر بتحسن. |
Ağlama, bugün Noel Noel Baba kendini iyi hissediyor | Open Subtitles | "لا تبك، إنه عيد الميلاد، و(سانتا) يشعر بتحسن |
Ya daha iyi hissetmek için aşırı derecede sempati gösterirler ya da ölümlülükten saklanmak iyi hissettirdiği için seni görmezden gelirler. | Open Subtitles | اما انه أفرط بتناول السكرين لأن منح التعاطف يجعله يشعر بتحسن او انه تجاهلك |
Bu sempati değil. Ben buraya Frannk in kendini daha iyi hissetmesini sağlamak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأجعل فرانك يشعر بتحسن ولو هناك فيروس |
Sanırım daha iyi hissediyor çocuklar. Çok teşekkürler. | Open Subtitles | أظن أنه يشعر بتحسن يارفاق شكرا ً لكم |
Yani şimdi ufak Richie daha iyi hissediyor öyle mi? | Open Subtitles | إذاً, ريتشي الصغير بدأ يشعر بتحسن |
Birileri kendini daha iyi hissediyor sanırım. | Open Subtitles | يبدو أن أحدهم يشعر بتحسن |
Daha iyi hissettiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه كان يشعر بتحسن |
Umarım Carlito daha iyi hissediyordur. | Open Subtitles | آمل أن كارليتو يشعر بتحسن. |
Ona daha iyi hissettirmek için burada değilim, ve seni de daha iyi hissettirmek için burada değilim Tom. | Open Subtitles | لستُ هُنا لأجعله يشعر بتحسن (ولستُ هُنا لجعلك تشعر أنت أيضاً بتحسن يا (توم |
Biliyorum, o meseleye gelirsek ben sadece Josh'ı daha iyi hissettirmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | اعلم, عن هذا, انا فقط... كنت احاول ان اجعل (جوش) يشعر بتحسن |
Ama ağlama, bugün Noel Noel Baba kendini iyi hissediyor | Open Subtitles | لكن لا تبك، إنه عيد الميلاد، و(سانتا) يشعر بتحسن" |
Ya daha iyi hissetmek için aşırı derecede sempati gösterirler ya da ölümlülükten saklanmak iyi hissettirdiği için seni görmezden gelirler. | Open Subtitles | اما انه أفرط بتناول السكرين لأن منح التعاطف يجعله يشعر بتحسن او انه تجاهلك |
Eğer onunla hala beraber olsaydık, kendini daha iyi hissetmesini sağlayabileceğimi umarım bir gün anlar. | Open Subtitles | آمل أن يدرك أنه لو أننا لازلنا معاً بإمكاني أن أجعله يشعر بتحسن كبير |